30 Ocak 2012 Pazartesi

Suudi Arabistandaki Değişim Rüzgarı III


 Cidde şehri

Cidde'de bizleri, büyük bir nezaket gösterip havaalanına kadar gelen Başkonsolosumuz Sn. Salih Mutlu Şen Beyefendi karşıladı. Kendisi ile ertesi gün sabah kahvaltısında rezidansta buluşmak üzere sözleştik. Gittiğimizde bizi, eşleri Ayşen Hanımefendi'nin hazırladığı mükellef bir kahvaltı sofrası bekliyordu. Uzun ve keyifli geçen sohbetin ana mevzusu Ortadoğu politikaları oldu.

Babam sofrayı çok takdir etti...

Ortadoğu çok karışık bir coğrafya. Son günlerdeki gelişmeler bu coğrafyayı daha da karmaşıklaştırdı. Suriye'de hepimizin bildiği gibi, rejim muhalifi gösteriler ve hükümetin sert önlemleri her gün medyada yankı buluyor. Türkiye, AB gibi birçok siyasi oyuncu rejim değişikliği talep ediyor. Libya'ya yapıldığı gibi uluslararası askeri bir müdahale, BM güvenlik konseyindeki Rusya ve Çin vetosu yüzünden imkansız. İran, Suriye'deki rejimin devamını ister bir görüntü çiziyor. İsrail'in ise, yaklaşık 50 yıldır tek bir problem dahi yaşamadığı Suriye'deki rejimin yıkılmasını istemesi için hiçbir nedeni yok.

Sn. Şen, muavini ve heyetimiz

Öte yandan Ortadoğu'nun diğer yükselen problemi mezhep çatışmaları. Bahreyn'deki Şii - Sünni çatışması durmuş gibi görünse de henüz sular durulmadı. Irak'ta her gün birbiriyle çatışan Şii ve Sünnilerin haberini alıyoruz. Lübnan'daki mezhep gerginliği dorukta. Bu meseleler çözülmediği sürece Ortadoğu'ya barış gelmez. Ortadoğu'ya barış gelmediği sürece de ne dünyadaki terörizm biter ne de insanlık rahat bir nefes alabilir.

ULUSLARASI FİNANS KULLANMAK İSTEYENLERİN ADRESİ: İSLAMİ KALKINMA BANKASI

Cidde'deki ilk resmi ziyaretimiz İslami Kalkınma Bankası (IDB). Bu bankada babam Nevzat Yalçıntaş İslami Araştırma ve Eğitim Enstitüsünün (IRTI) kurucu müdürü olarak görev yaptı. Ben de daha sonraları, 90'ların başında uzman olarak bu bankada çalıştım. Bu yüzden hem benim için hem de bize katılan babam için bu ziyaret biraz duygusal oldu. Gerek banka müdürü Sn. Dr. Ahmet Muhammed Ali ile, gerek zamanında beraber çalıştığımız iş arkadaşlarımızla, gerek ise bankada görev yapan Türkler ile (mesela başkan yardımcılarından biri eski DPT müsteşarı Sn. Ahmet Tıktık'tır) tam anlamıyla hasret giderdik.

Uzun zamandır görmediğimiz dostlar...

İslam Kalkınma Bankası (IDB veya ISDB) İslam ülkelerinde iktisadi kalkınmayı desteklemek amacıyla 1975'te kuruldu. İslam Konferansı Örgütünün (OIC) alt kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor. İslam Konferansı Örgütü üyesi ülkeler arasında ticaretin artırılması bankanın amaçları arasında ve bunun için finansman imkanları sağlıyor.

Biz işadamları için özellikle proje finansmanı (yatırımlar için) ve üye ülkeler arasında yapılan ticarete kredi sağlıyor olması önemli. Bankanın Türkiye dahil 56 üyesi var.

Sn Çanakçı, Sn Tıktık, Sn York ve heyetimiz

TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) olarak IDB ile kapasite geliştirme programları uyguluyoruz. Üye ülkelerin odalarının personelini ve üst düzey devlet görevlilerini eğitmek üzere iki yıldır çalışıyoruz ve son derece başarılı olduk.

Yukarıda bahsettiğim gibi IDB'nin doğrudan firmalara yönelik finansman programları var. IDB finansmanı kullanan Türk şirketleri olmasına ve bu bölümde çalışanların çoğunun genç Türk arkadaşlar olmasına rağmen ne yazık ki bu fırsatlar ülkemizde yeteri kadar bilinmiyor. Ben uluslararası finansman kullanmak isteyen tüm işadamlarımıza www.isdb.org sitesine girip İslami Kalkınma Bankası'nı incelemelerini tavsiye ederim.

Dr. M. Ali ve ilgili müdürleri ile verimli bir toplantı yaptık

IDB'den sonra Cidde Ticaret ve Sanayi Odası ile Suud - Türk İş Konseyi'ni ziyaret ettik ve son derece faydalı temaslarda bulunduk. Cidde'deki son resmi ziyaretimiz İslam Konferansı Teşkilatı'na (OIC) oldu. OIC Genel Sekreteri Sn. Ekmeleddin İhsanoğlu ve ekibi ile iki saate yakın bir toplantı yaptık; üye ülkeler arasındaki özel sektör işbirliği geliştirme programlarını değerlendirdik. Sn. İhsanoğlu daha sonra büyük bir nezaket göstererek akşam yemeği için bizi konutuna davet etti.

DENKTAŞ'IN CENAZESİNDE AYAKKABIDAN DOĞAN DİPLOMATİK KRİZ

Babam ve Ekmeleddin Bey çok eski iki dost olduğundan ve resmi gündemi daha evvel tamamladığımızdan dolayı, yemek samimi bir ortamda gerçekleşti. Yemekteki ilginç bir anekdot Ekmeleddin Bey'in anlattığı ayakkabı hikayesi idi.

İhsanoğlu ve Yalçıntaş

Olay, rahmetli Rauf Denktaş Beyefendi'nin cenaze töreni esnasında gerçekleşiyor. Tüm uluslararası protokolün hazır bulunduğu törende cenaze namazından evvel vakit namazının kılınması için protokol camiye giriyor. Çok üst düzey bir Türk yetkilinin (ismi müsaadenizle bende saklı kalsın) yanına şık siyah takım elbiseli bir genç yaklaşıyor ve "Efendim ayakkabılarınızı alayım" diyor. Yetkili, genci etraftaki görevlilerden biri zannediyor ve teşekkür ederek ayakkabılarını veriyor. Tabii namazdan sonra genç de, ayakkabılar da sırra kadem basıyor...

Üst düzey Türk yetkili cenaze namazına katılamıyor ve oteline de kendisine oradan temin edilen başka bir çift ayakkabı ile dönmek zorunda kalıyor. Ufak çapta da olsa diplomatik bir krize yol açan bu olay, insanların cenaze gibi hassas ve acılı bir anda bile ne kadar acımasız ve duyarsız olabileceğinin bir göstergesi gibi göründü bana...

BU PAZARI DENEMEK GEREKİR

Suudi Arabistan ziyaretimin ana hatları bu şekilde. Özet olarak söyleyebileceğim, bu ülkede ciddi bir yatırım hamlesi yapıldığı, halkının alım gücünün yüksek olduğu ve biz Türklerin çok sevildiği... Ama tüm dünya şirketleri bu ülkeyle çalışmak istediğinden, rekabet şartları oldukça zorlu. Ben bu çerçevede kendine güvenen tüm firmalarımızın mutlaka Suudi Arabistan pazarını denemeleri gerektiğini düşünüyorum.

Deniz ürünlerini de denemenizi tavsiye ederim :)


Bitti....

1 yorum:

  1. Malesef Batılı güçlerin boyunduğu altında kalan ve onlar ellerini bu insanların üzerinden çekmedikçe düzelmeyecek bir coğrafya... Umarım kendi hür iradeleriyle bir gün kardeş toplumlar bir araya gelir...

    YanıtlaSil