29 Ocak 2012 Pazar

Suudi Arabistandaki Değişim Rüzgarı II


Ertesi gün Riyad Büyükelçimiz Sn. Ahmet M. Gün, ticari ateşelerimiz Sn. Selim Paslı ve Ahmet Güner ile beraber heyetimizi kabul ettiler. Sayın Büyükelçi ile uzun ve keyifli bir görüşme gerçekleştirdik.

Sn Ahmet M. Gün

İDAM EDİLECEK 52 TÜRK İÇİN ARACILIK YAPAN BABAM

Sn. Gün ülkede 125 bin civarında Türk, sekiz devlet okulu ve 300 Türk öğretmen olduğunu söyledi. Diplomatik misyonumuzun başını zaman zaman ağrıtan konuların önceliği hapise düşen vatandaşlarımızın durumuymuş. Bildiğiniz gibi bazı konularda Suudi ceza kanunu çok sert; örneğin uyuşturucu kaçakçılığının cezası baş kesilerek idam, hırsızlığın cezası ise sağ elin bilekten kesilmesi.

Bu ülkeye en fazla sokulmaya çalışılan uyuşturucu da Captagon. Ne yazık ki uyuşturucu kaçakçıları transit ülke olarak zaman zaman Türkiye'yi kullanıyorlar. Uyuşturucu ile yakalanan vatandaşımız da ölüm cezasına çarptırılabiliyor. Bunu ben yıllar evvel babam Nevzat Yalçıntaş'ın yaşadığı bir olay dolayısı ile iyi biliyorum.

Sene 1995. 52 Türk kamyon şoförü Suudi Arabistan'da uyuşturucu taşırken yakalanır. Mahkeme sonucu suçları sabit görülür ve idamlarına hükmedilir. Zamanın başbakanı Sn. Tansu Çiller bizzat babamı arayarak Suudi Arabistan'a özel atanmış elçi olarak gitmesini ve Kral'dan bu insanları affetmesini istemesini söyler. Daha sonra Cumhurbaşkanı Sn. Süleyman Demirel de devreye girer, o da aynı şeyi talep eder ve Kral'a sunması için de bir mektup verir.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş

Böylece babam özel temsilci olarak büyükelçi Sn. Gün Gür ile birlikte Cidde'ye gider. Aradan geçen onca yıla rağmen babam, nasıl hazırlandığını, yolda neler yaşadığını, Cidde'de Kral'ın misafirhanesinde randevu beklerken nasıl heyecan duyduğunu anlatırken hala o günleri yaşar. İki günlük bir heyecan sonrasında beklenen randevu verilir. Kral Fahd rahatsız olduğundan işleri onun adına şimdi kral olan, o zamanki Veliaht Prens Abdullah yürütmektedir. Prens, Türk heyetini Cidde'de kabul eder. Babamın anlattığı, Prens'in tüm görüşme boyunca pek fazla söz sarf etmediği... Sadece ayrılırken, babamın elini sıkmış ve "Sn Demirel'e teşekkürlerimi iletiniz" demiş, o kadar. Babam, "O teşekkürün manası, sizi kırmıyorum, şoförleri affediyorum demekti, duyunca o kadar çok rahatladım ki" demişti.

İstanbul'a dönünce havaalanından kendisini cumhurbaşkanlığı protokolü almış ve basına ilk açıklamayı Sn. Demirel yapmış. Daha sonra Tansu Hanım kendisini kabul etmiş ve o da bir açıklama yapmış. Tüm bu olayları babam hatıratında uzun uzun anlattığını söyledi bana.

İNŞAAT VE SAVUNMADA SÖZ SAHİBİYİZ

Biraz yükselen petrol fiyatlarının getirdiği zenginliğin, belki biraz da Arap Baharı'nın etkisi ile Suudi Arabistan hükümeti ciddi bir yatırım hamlesi başlattı. Ayrıca, işsizlik sigortası, 500 bin konut gibi sosyal projeler de, refahı mümkün olduğu kadar tabana yaymayı hedefliyor. Bu da doğal olarak ekonomik hareketliliği artırıyor. Biz Türkiye olarak gerek inşaat gerekse savunma sektörlerinde bu ülkede söz sahibiyiz. Müteahhitlerimiz doğrudan pek fazla iş alamasalar da, taşeron olarak büyük projelere imza atıyorlar. Ayrıca Suriye, Mısır, Tunus gibi ülkelere gitmekten çekinen birçok aile de, biraz da dizilerimizin etkisiyle, tatil için yurdumuzu tercih ediyor.

Türkiye'den özellikle hac ve umre için kutsal toprakları ziyaret edenler de, iki ülke arasındaki yakınlaşmaya katkı sağlıyor. Geçen sene 400 bin Türk bu toprakları ziyaret etti. Hac ve umre için gelen ziyaretçiler Suudi Arabistan için çok önemli bir ekonomik kaynak. Tahminler sadece haccın ülkeye olan yıllık getirisinin 4 milyar dolar civarında olduğu yönünde.


GÖNLÜM BAŞKA AKLIM BAŞKA SÖYLÜYOR

Şehirleri gezerseniz her yerde inşaat görürsünüz. Göz alıcı bir mimari ile yapılmış birçok prestij binası da kentlere ayrı bir güzellik katıyor. Özellikle Riyad ve Cidde de bu tip binalara rastlamak mümkün. Benim en çok ilgimi çeken binaların başında, içinde genel müdürlüğünü bir Türk'ün yaptığı Four Seasons oteli de bulunan Riyad'daki Kingdom Towers gökdeleni oldu.

Kingdom Towers, Riyad

Bu arada Mekke'ye de gitme imkanım oldu. Mekke'de, özellikle Kabe'nin çevresinde her zaman inşaat var. Bu kutsal şehre Müslüman olmayanların girmesi yasak olduğundan bu inşaatların çoğunu, taşeron olarak da olsa, Türk şirketleri yapıyor. Tabii bu arada Mekke, özellikle de Kabe'nin çevresi devamlı değişiyor.

Kabe'nin yanına yapılan ve bizim kamuoyumuzu da en çok meşgul eden yapı, Ejyad Kalesi yıkılarak yerine yapılan dev gökdelen kompleksi Zamzam Towers. Bu bina, alışveriş merkezi, ofisler ve otellerden oluşuyor. Otellerin en önemli özelliği, son derece lüks olmaları ve tüm odalarından Kabe'nin görünmesi. Şimdi de, gene Kabe civarında birçok bina yıkılıyor ve yerine Zamzam Towers gibi dev gökdelenler dikiliyor.

Zamzam Towers, Mekke

Bazıları bu kadar inşaatın Mekke'nin tarihi dokusunu bozduğunu, inşaatların uzağa yapılması gerektiğini ve tarihi Mekke'nin korunması gerektiğini düşünüyor. Bazıları da, 100 binlerce insanın aynı anda Kabe'de bulunabildiğini, birçoğunun yaşlı olduğunu ve bu kişilerin konfor ve güvenliğinin ancak Kabe'nin yakınında konaklama imkanı sunularak sağlanabileceği görüşünde. Her iki görüşte de haklılık payı var. Bu konuda gönlüm başka bir şey, aklım başka bir şey söylüyor.

Tabii Mekke'nin en büyük özelliği dinimizin doğduğu şehir olması. Zaten bu yüzden Mekke’nin bir ismi de Ümmül Kura, yani şehirlerin anası. Kutsal toprakların ayrı bir manevi havası, ruhu var. Ben birçok insanın Mekke ve Medine ziyaretinden sonra değiştiğini, hayatı çok daha değişik algıladığını gördüm. Bu yüzden, bence her Müslüman'ın eğer imkanı var ise, hayatında bir defa da olsa burayı ziyaret etmesinde fayda var.

Kabe, Mekke



Devam Edecek...


1 yorum:

  1. Uzun zamandır takip ettiğim 30 dan fazla kişisel blog var. İlk kez bu kadar keyif aldım ve merakla bekledim.

    İzlenimlerinizi paylaştığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil