30 Kasım 2011 Çarşamba

Bollywood Deyip Geçmeyin




BİR GÜNDE 15 MİLYON İZLEYİCİ

İlk toplantımız Tac Mahal otelde, Bollywood'un önde gelen yapımcı ve yönetmenleri ile. 1.2 milyar nüfuslu Hint ulusunun en önemli eğlence kaynağı sinema. Burası dünyanın en fazla film çekilen ülkesi. Eğer izlediyseniz bilirsiniz, Hint filmleri son derece hafif konulu, bol şarkılı ve danslı yapımlar. Bu melodram müzikallerine, ‘konulu müzik klibi’ dersem acaba abartı olur mu diye düşünüyorum. Ama çok gelişmiş bir endüstri olduğundan koreografiler, çekimler, ışık ayarları, kostümler son derece başarılı. Film şarkıları ülkedeki en popüler şarkılar, artistler deseniz; çok ünlü. Gündelik sinema seyircisi adeti 15 milyon! (Türkiye’de yıllık 40 milyon).

KARŞI CİNSLERİN BİRBİRİYLE TEMASI YOK

Bollywood Bombay (Mumbai’nin eski adı) ve Hollywood kelimelerinden türetilmiş. Bollywood yapımlarında aşk en fazla işlenen konu olmasına rağmen filmlerde öpüşme dahil, kadın ve erkek arasında cinsellik içeren hiç bir temas göremezsiniz. Dil olarak Hindi kullanılıyor ama birçok İngilizce kelime hatta cümle bile film arasında geçiyor. Sanırım günlük konuşmada da Hintliler zaman zaman İngilizce kullanıyorlar. Ekonomik açıdan da film endüstrisi çok önemli; doğrudan bir milyon, dolaylı olarak da dört milyon insana iş sağlıyor.
 
Bollywoodlu Yapımcılar

Bollywoodlu yapımcılar, Türk sinemasını pek bilmediklerini söylediler. Toplantıya katılan sadece bir yönetmen Türkiye'yi ziyaret ettiğini, çok beğendiğini, filmlerde kullanılabilecek güzel görüntüler olduğunu anlattı. Bunun üzerine Türkiye'deki imkanlar hakkında bizden bilgi istediler. Sn. Çağlayan da Türkiye'yi tanıtmak ve beraberce neler yapabileceğimizi görüşmek için bu ziyareti gerçekleştirdiğimizi anlattı. 1951 yılında çekilen ‘Awara’ filminin, başrol oyuncusu Raj Kapoor’un ve film müziği ‘Awara Hoon’ şarkısının Türkiye’de ne kadar sevildiğini anlattı. Hatırlarsınız, biz o filmi o kadar sevdik ki, 1964’de başrollerini rahmetli Sadri Alışık ve Ajda Pekkan'ın oynadığı bir ‘Avare’ filmi bile çektik. Zafer Bey konuşmasını Türk filmlerinin kazandığı uluslararası ödülleri sayarak, 39 ülkeye 65 dizi sattığımızı ve 300 milyonluk bir seyirci kitlesine ulaştığımızın altını çizerek bitirdi.

Hintli yapımcılar başkanı da çok güzel bir konuşma yaptı. Kendisi 50 yıldır bu mesleğin içinde, Bollywood'un kurucusu olan babası ise bu sektöre tam 70 yılını vermiş. Dediğine göre, 1960 yılından beri Bollywood yurtdışında film çekiyormuş. Bu filmlerde gösterilen manzaralardan etkilenen Hintliler de bu ülkelere turist olarak akın ederlermiş. Birkaç film de Türkiye’de çekmişler. Bu filmlerden biri, Meltem Cumbul'un da rol aldığı ‘Tell me O Khada’ (Hüda). Yani ‘Söyle Bana Ey Allah'ım’. Biyolojik ebeveynini arayan bir genç kızın yaşam öyküsünü anlatın filmde  İstanbul'dan ve Kaş'tan çok güzel görüntüler var.

Başkanın dediğine göre 95 ülkeye film ihraç ediyorlar. Bu ülkelerdeki Hint diyasporasını hedefliyorlar. Ama ne yazık ki korsan satışlar yüzünden gelirleri çok az (bizim yıllık film ihracatımız 100 milyon dolar). Türkiye'de film çekmeye istekliler ama teşvik olmamasından sıkıntılılar. Bizdeki tek teşvik, çekecekleri film ihraç malı olacağından dolayı KDV iadesi. Ama mesela Berlin Tanıtım Ofisi, Berlin'de film çekenlere verilmek üzere yıllık 1.6 milyon Euro’luk bütçe ayırmış. Benzer teşviklerin birçok Akdeniz şehrinde de olduğunu biliyorum.

ORTAK KELİME SAYIMIZ 2 BİN

Pek çoğumuzun sandığının aksine, bizler Hintlilere çok uzak değiliz. 12. ve 13. yy’da Türkler kuzey Hindistan'ı işgal etmiş. Ortaya ortak bir kültür, mimari ve dil çıkmış. Bugün Pakistan'da konuşulan Urduca bu ortak kültürün eseri. Hintçe ve Türkçe’deki ortak kelime sayısı 2 bin. 1398’de Timur'un Delhi'yi işgali, yağmalaması ve bir günde 100 bin Hindu savaş esirini kılıçtan geçirmesi ortak tarihimizin karanlık sayfalarından biridir. Unutmayalım ki, 16. yy’dan 19. yy’a kadar Hindistan Moğollar tarafından idare edildi. 1648’da Moğol İmparatoru Şah Cihan'ın vefat eden eşi Mümtaz Mahal adına yaptırdığı Tac Mahal mozolesi ortak kültürümüzün en nadide eseridir. Aynı şekilde Kurtuluş Savaşımız esnasında Hintli Müslümanlar kendi aralarında para toplayarak, kadınlar mücevherlerini göndererek, mücadelemizde bizlere destek oldular. İstanbul işgal edilince Bombay'de Mahatma Gandi liderliğinde 15 bin kişi toplandı ve İstanbul'un işgalini protesto etti.

Heyetimiz Hindistan Kapısında

Bollywood yönetmenleri ile toplantı bittikten sonra hemen Tac Mahal otelinin önündeki Hindistan Kapısı’nı ziyaret ettik. Bu kapı 1911 yılında İngiliz Kralı George V ve Kraliçe Elizabeth'in Hindistan'ı ziyaretleri anısına inşa edilmiş. Sömürge zamanında Hindistan'a atanan valiler ve önemli şahsiyetler bu kapıdan ülkeye giriş yaparlarmış. İngilizler Hindistan'ı terk ederken, en son İngiliz askeri müfrezesi de törenle bu kapıdan uğurlanmış.

MCDONALD’S’IN ETSİZ HAMBURGERLERİ

İlgimi çeken diğer bir yer de Hindistan Kapısı'nın yakınındaki McDonald's oldu. Hindistan'daki McDonald's’larda domuz ve dana etli hamburger yok. Nüfusun büyük kısmı vejetaryen ya da vegan olduğundan, et içermeyen mönüler geliştirmişler. Bir hamburgerci için tuhaf bir durum. Ama içerideki kalabalığı görünce başarılı olduklarını anlıyorsunuz.

TAC MAHAL’İN ŞEHİR EFSANESİ

Tac Mahal Oteli

Toplantıları yaptığımız Tac Mahal oteli Mumbai'nin en prestijli ve ilk beş yıldızlı oteli. Onassis'den Obama'ya kadar birçok ziyaretçi bu 565 odalı otelde konaklamış. 1903 yılında işletmeye açılan otelin yapım hikayesi hakkında bir de şehir efsanesi var; Tata ailesinden olan Jamsedji Tata, o zaman Bombay'in en iyi oteli olan Watson oteline beyaz olmadığı gerekçesi ile alınmaz. Buna çok bozulan Bay Tata’da bu muazzam oteli inşa ettirir. Otel, 2008 yılındaki terörist saldırı ile de dünya gündemine girdi. 167 masum turist öldürüldü.

ZENGİNLERİN SAYISI BİZİM TOPLAM NÜFUSTAN FAZLA

Akşama doğru Mumbai Ticaret Ateşeliğimiz’in açılışını yaptık. Hindistan hakkında ne yazık ki yanlış bir algımız var. Fakir ülke, malımızı satamayız, işçilik maliyetleri düşük, rekabet edemeyiz sanıyoruz. Bu doğru bir yaklaşım değil. Unutmayalım ki bu ülkenin nüfusu 1.2 milyar. Sadece yüzde 10’u zengin olsa, 120 milyon zengin insan demektir ki, bu neredeyse Türkiye nüfusunun iki katı. GSMH büyüklüğü açısından Hindistan dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisi, satın alma paritesi açısından ise dünyanın dördüncü büyüğü. Dünyada en fazla zengin ABD’den sonra Hindistan'da, ayrıca bu ülke dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri. Kısaca Hindistan ile çok önemli ticari bağlar kurabiliriz. 2010 yılında Hindistan'dan ithalatımız 3.5 milyar dolar, ihracatımız ise yalnızca 600 milyon dolar’dı.
Hintli Tüccarlar Odasında Toplantı

Günün son toplantısı Hintli Tüccarlar Odası'nda. Yaklaşık 3 bin üyesi olan bu oda, 1907 yılında Mahatma Gandi tarafından İngiliz tüccarların örgütlenmelerine karşı bir alternatif olarak kurulmuş. Oda başkanı Bhavna Doshi isimli bir bayan. Bizi çok sıcak karşıladılar ve son derece verimli bir toplantı yaptık. Bu tür temasların iki ülke arasındaki hem ticaret hem de yatırım hacminin artmasında son derece önemli rol oynadığına inanıyorum.
Günün son aktivitesi heyet halinde sinemaya gitmek oldu. Meltem Cumbul’un rol aldığı Hint yapımı filmi izledik. Bu tür filmlerin sayısının çoğalması, hem iki ülke sektörleri arasındaki işbirliğini artırır hem de ülkemizin tanıtımına, turizmine, ekonomisine büyük katkı sağlar.



Devam edecek.....
Hindistan gezisinin fotoğrafları için   http://www.facebook.com/myalcintas.sayfa

1 yorum: