ÜRETİM DURMUŞ İHRACAAT GELECEK VAAT EDİYOR
Ticari açıdan şu an en büyük sıkıntı muhatap
kurumların henüz oluşmaması ve bankacılık sisteminin çalışmaması. Fakat elbette
belirsizlik risklerle beraber fırsatları da barındırıyor. İlk gelenlerin gerek
kazanç, gerek ise pazar hakimiyeti açısından büyük fırsatlar yakalayacağı
muhakkak. Müteahhitlik alanında yeni hükümetin ciddi bir imar hareketine
başlayacağı da kesin. Aynı şekilde, Libya’nın zaten çok sınırlı olan üretimi de
neredeyse tamamen durmuş olduğundan, ihracat açısından da ülke gelecek vaat
ediyor.
Sn. Çağlayan liderliğindeki resmi heyetin ilk
toplantısı UGK Başkanı Mustafa Abdulcelil ile şehrin biraz dışındaki ‘İslam
Çağrı Cemiyeti’nin dev kampüsünde yapıldı. Hissettiğim kadarı ile, Trablus’taki
resmi binaların çoğu hasarlı olduğundan Sn. Abdulcelil bizleri burada kabul
etmeyi tercih etti. Türk-Libya İş Forumu ise Türkler’in yapıp işlettiği
Trablus’un en güzel oteli olan Rixos Otel’de gerçekleşti.
SEYFÜLİSLAM’IN MEYDAN OKUDUĞU YERDE
KARIŞIK DUYGULAR İÇİNDEYİM
Otel girişini görünce, gözümün önüne birden Trablus
kuşatmasının son günlerinde internette izlediğim bir video geldi. Tam benim o
durduğum noktada, otelin girişindeki Rixos yazısının önünde, Kaddafi’nin oğlu
Seyfülislam, Batılı gazetecilerle konuşuyordu. Savaşın son günleriydi, Trablus
kuşatma altındaydı. Seyfülislam, “Zafer bizim, hepsini ezeceğiz” dedikten sonra
birkaç adım ilerideki cipine tek başına yürüyor ve biniyordu. Şimdi kendisiyle aynı
noktada olmak beni değişik duygulara götürdü. Daha birkaç ay evvelsinin o
gururlu, neredeyse ülkenin tek sahibi olan adamı acaba şimdi ne halde?
Başta Kaddafi olmak üzere tüm ailesi zaferlerinden
emindi. Çünkü geçmişte gerek Batı’nın gerekse çevrelerinin kendilerine
gösterdikleri saygıyı, belki de sevgiyi gerçek sandılar. O politikacıların
kendilerini her koşulda destekleyeceklerini düşündüler. Halbuki o yakınlık
kendilerine değil, aynen o meşhur ‘Ye Kürküm Ye’ diyen Nasrettin Hoca
fıkrasında olduğu gibi güçlerine, imkanlarınaydı.
SİYASETTE “KRAL ÖLDÜ YAŞASIN KRAL” GERÇEĞİ
Hiçbir siyasinin kendisine gösterilen sevgi, saygı
ve bağlılığı koşulsuz gerçek zannetmemesi gerektiğini bir defa daha anladım.
Evet, belki bir kısım insan liderine samimiyetle bağlıdır. Ama büyük çoğunluk,
lider tökezler tökezlemez yani güç el değiştirir değiştirmez “Kral öldü,
yaşasın kral” diye bağıracak kişilerdir.
Türk – Libya İş Forumu, Libya Ticaret ve Sanayi
Odaları Birliği Başkanı İdris Abdulhadi Bey’in konuşması ile başladı. Duygusal
bir konuşma yaptı İdris Bey. Sözlerine, 17 Şubat Devrimi’ndeki desteklerinden
dolayı Türk halkına teşekkür ederek başladı. Konuşmasının sonunda da, “İslam dünyasının
lideri olması için Türkiye’ye desteğimizi sürdüreceğiz” dedi. Kendisini ve
hükümetin yeni kadrolarını hiç tanımadığımdan dolayı bu vurguyu neden yaptığını
tam olarak anlayamadım. Gelecek günler bizlere bu insanların dünyayı
okuyuşlarını daha iyi anlama fırsatı verecektir diye düşünüyorum.
LİBYA BAĞIMSIZLIĞINI İLK OLARAK
İSTANBUL’DA İLAN ETMİŞ
Libya Ekonomi Bakanı Abdullah Şamiya’nın konuşması
bana biraz uzun geldi. Bu tip konuşmaları yeni yeni yapmaya başladığı, konudan
konuya atlamasından belli oluyordu. O da konuşmasına, Türkiye’ye teşekkür
ederek başladı. “Bingazi’ye insani yardım gönderdiniz, yaralılarımızı aldınız
ve bize ilk kredi açan ülke siz oldunuz” dedi. Bilmediğim çok ilginç bir olayı
da anlattı; Libya, bağımsızlığını ilk olarak İstanbul’da 45 ülkenin temsil
edildiği bir konferansta ilan etmiş. UGK’nın Libya temsilcisi olarak kabul
edildiği ilk uluslararası etkinlik İstanbul’daki bu toplantıymış.
Şamiya, Libya’nın ekonomisi hakkında da bilgi verdi.
70’lerin başında özel sektörleri varmış, ama Kaddafi’nin başa gelmesiyle
sosyalist bir ekonomi anlayışı benimsenmiş. Kamu kuruluşlarına önem verilmiş ve
özel sektör hiç kalmamış. Fakat bu kamu kuruluşlarında hep yolsuzluklar olmuş.
Şamiya Kaddafi yönetiminde de Libya’ya hiçbir şey yapılmadığını iddia etti.
Sözlerini, “Libya özel sektörü ve yabancı yatırımcılar Libya’nın kalkınmasının
motoru olsun, biz yabancı yatırımcılara gerekli tüm kolaylık ve korumaları
göstereceğiz” diyerek bitirdi. Ayrıca Türkler’in oynayacağı rolün çok önemli
olduğunu, çünkü Libya ile Türkiye’nin ahlaki, tarihi ve İslamî bağlara
birbirlerine bağlı olduğunu ekledi.
Sn. Zafer Çağlayan kısa ama duygusal bir konuşma yaptı.
Çok da alkış aldı:
“Afrika katısını iliklerine kadar sömürenler bugün
Türkiye’den rol çalmaya uğraşıyorlar. Bizler Osmanlı’nın torunuyuz. Avrupa
ülkelerine sesleniyorum, eğer iddia ettiğiniz gibi demokratikseniz, kendi
ülkelerinizde tuttuğunuz Libya’nın paralarını teslim ediniz!”
ULUSLARARASI SİYASET ÇOK ACIMASIZ
Konuşmaları dinlerken tuhaf bir duyguya kapıldım.
Siyaset, özellikle uluslararası siyaset çok acımasız. Kaddafi daha birkaç ay öncesine
kadar İngiliz, Fransız, İtalyan politikacılar başta olmak üzere birçok ülke
yönetimi tarafından büyük hüsnü kabul görüyordu. Roma ve Paris ziyaretlerinin ihtişamı,
oralarda nasıl sıcak karşılandığı hala gözümün önünde. Ama işte o aynı
politikacılar Kaddafi’nin üzerine bomba yağdırmakta bir an bile tereddüt etmediler…
HAREKATTA BİZİ DESTEKLEYEN KADDAFİ’YDİ
Gerçi Türkiye olarak bizim elimizde hiçbir Libyalı’nın
kanı yok. Gene de olayların hızı karşısında hadiseleri içselleştirmede biraz
zorlanıyorum. 1974 Kıbrıs Harekatı’nda tüm dünya bizim karşımızdayken, bize
destek veren Kaddafi rejimiydi. Gene aynı şekilde Türk müteahhitlik sektörünün
bu güne gelmesinde en önemli pay Kaddafi rejiminin Türk müteahhitlere verdiği
işlerdir. Bu devrim sonuçta Libya halkının kendi iç meselesidir. Libyalılar
Kaddafi’yi devirdiler ve yeni bir hükümet kurdular. Biz de tüm dünya gibi
kendilerini tanıdık ve milli menfaatlerimiz doğrultusunda yeni rejim ile
işbirliği yapıyoruz.
Umuyorum ki, gelecek hem Libya hem de Türk
milletleri için geçmişten çok daha parlak olur. Yeni yönetim inşallah Libya’yı,
halkın menfaatleri doğrultusunda, eski yönetimden daha iyi yönetir. Libya da
medeni dünyadaki demokratik ülkeler arasında yerini alır.
Türk-Libya İş Forumu bitince, Libya Odalar Birliği
Başkanı, Trablus Oda Başkanı ve Misrata Oda Başkanı ile TOBB Başkan Yardımcısı
sıfatımla toplantılar yaptım. Hepsini bize karşı çok sıcak ve Türkiye ile iş
yapmaya pek hevesli gördüm.
LİBYA’NIN GELECEĞİNDE VAR OLABİLMEK İÇİN
Libya’ya teşebbüs özgürlüğünün gelmesi, Libya’da
özel sektörün yavaş yavaş palazlanması anlamına geliyor. Bugüne kadar Libya’da
bir özel sektörden bahsetmek zordu. Olanlar ya çok küçük ya da devlet
şirketlerinin bir uzantısıydı. Şimdi yeni yeni oluşmaya başlayan bu özel
sektörle kuracağımız erken ilişkiler, bizlerin Libya’da gelecekte de güçlü bir
şekilde var olmamız demek.
TÜRKİYE AĞABEYLİK YAPABİLİR
Libya’da sadece hükümet değişmedi, rejim de değişti.
Şimdi yeni anayasa yapacaklar, yeni kanunlar geçirecekler, yeni kurumlar
oluşturacaklar. Örneğin bugüne kadar Libya’da bir belediye sistemi yoktu. Belki
de sıfırdan belediyeleri kuracaklar. İşte bu noktada ben Türkiye’nin Libya’ya
devlet tecrübelerini aktarabileceğini, yeni kurulacak bu rejime ağabeylik
yapabileceğini düşünüyorum. İş alemi açısından da özellikle Misrata ve Bingazi
şehirleri öne çıkacak gibi gözüküyor.
MODERN HAYAT ÖZLEMİNDE TÜRK DİZİLERİNİN PAYI
Daha sonra, dönüş için havaalanına gitmeden, Rixos Oteli’nin
yöneticileri ile sohbet etme imkanım da oldu. Bana mal tedarikindeki
zorluklardan dolayı, çarşı pazarda fiyatların neredeyse yüzde 70 mertebesinde arttığını
söylediler. Ama bunun geçici olduğu fikrindeler. Ayrıca, Libya’da devrimden
önce de pek fazla fakir insan olmadığını, devrimin ekonomik nedenlerden
çıkmadığını düşünüyorlar. Onlara göre asıl sebep, değişik kabilelerin yönetimde
söz sahibi olma talebi. Ayrıca diğer önemli bir unsur da, internet ve TV ile
körüklenen ki bunda Türk dizilerinin de payı olduğunu söylediler; modern hayata
duyulan özlem.
Trablus sokaklarında eli silahlı, her yaştan
milisleri görmek mümkün. Şimdi barış sağlandığına göre, bu silahların nasıl
toplanacağı önemli bir sorun gibi gözüküyor. Libya Başbakanı El Kib, Sn.
Çağlayan ile görüşmeye otele geldiğinde yanında koruma olarak her üniforma, her
yaş ve her tıraştan milisler vardı. Bu milis teşkilatından tekrar düzenli
orduya geçmek çok da kolay olmayabilir.
BİZDEN TALEPLERİ VAR
Ülkede ve hükümette ciddi bir nakit sıkıntısı var.
Şu an Libya’ya döviz kazandırabilecek hiçbir aktivite yok. Buna karşın Batı
ülkelerindeki bankalarda 170 milyar USD paraları varmış. Şu an tüm uğraşları bu
paraları geri alabilmek için. Sanırım Batılı ülkeler de bu paraları vermek için
Libya hükümetinden çeşitli ayrıcalıklar istiyorlar.
Libyalılar’ın sağlıktan enerjiye kadar bizden birçok
talepleri var. Bu taleplerin ne kadarını karşılayacağımızı ve Libyalılar’ın
bizim isteklerimizin ne kadarına cevap verebileceklerini önümüzdeki günler
gösterecek. Ama ne olursa olsun unutmamalıyız ki, Libya tarihi bir dönemeçten
geçiyor ve bizim bugünlerdeki tutumumuz yarınki Türk – Libya ilişkilerinde son
derece belirleyici olacak.
Dönüş...
Bitti
Fotoğraflar için http://www.facebook.com/myalcintas.sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder