26 Ocak 2012 Perşembe

Suudi Arabistan'daki Değişim Rüzgarı


Körfez Ülkeleri 13. Sanayiciler Konferansı ve Fuarı'nda konuşma yapmak üzere Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gidiyorum. Konferansın konusunu kavramakta ilk başta zorluk çektiğimi itiraf etmeliyim; 'Bilgi Tabanlı Endüstriler ve Yeni Teknolojiler'. Biraz düşündükten sonra dinleyicilere Türkiye'nin yüksek katma değerli ürünler üretmek için neler yaptığını ve buna bağlı olarak da İstanbul Ticaret Odası'nın Teknopark projesini anlatmaya karar verdim. Programımın ikinci kısmı da Cidde'de İslami Kalkınma Bankası, Cidde Ticaret ve Sanayi Odası, Türk - Suudi İş Konseyi ve İslam Konferansı Teşkilatı ile toplantılardan oluşuyor. İşte böyle bir programla 16 Ocak 2012'de Riyad'a geldim.

Riyad şehri

KIRKİKİNDİ YAĞMURLARI TAKVİMLERİN ARKASINDA KALDI

Bu ülkede ikili takvim kullanılıyor; tarihler hem miladi hem de hicri olarak belirtiliyor. Elimdeki konferans programı da aynı şekilde düzenlenmiş; açılış tarihi 23 Sefer 1433H, 17 Ocak 2012 olarak gösterilmiş. Aklıma Anadolu kültüründen Rumi aylara göre düzenlenmiş pek çok bilgi geliyor; kocakarı soğuklarının başlangıç zamanından pastırma yazına, muhtelif fırtınaların isimlerinden kırkikindi yağmurlarının vaktine kadar kadar eskilerin vazgeçilmez kabul ettikleri tarihler. Şimdi sadece Saatli Maarif Takviminin arka sayfalarında bulabileceğiniz bu bilgiler bizden evvelki kuşağın günlük hayata dair birçok kararında belirleyici rol oynardı. Büyük ihtimalle bizden sonraki kuşak bunların varlığından haberdar bile olmayacak. Modernite elbette iyi bir şey, zamanın gerisinde kalmamak lazım; ama sanırım milletlerin kültürlerini de bir şekilde korumaları ve geliştirerek sonraki kuşaklara aktarabilmeleri şart.

İTO'NUN METHİNİ DUYMUŞ

Riyad TSO standı

Konferans açılış konuşmalarının ardından fuar açılışı yapıldı. Fuarı gezerken yaşadığım bir olay beni çok mutlu etti. Riyad Ticaret ve Sanayi Odası'nın standına girdim, kendimi tanıttım ve bir yetkili ile görüşmek istediğimi söyledim. Yanıma gelen kişi büyük bir heyecanla elimi sıktı, kendisini tanıttı (Oda'nın bilgi işlem müdürüymüş) ve çay ikram etmek istedi. Ben özür dileyerek çok vaktimiz olmadığını söyleyince;
"Başkan lütfen beş dakika da olsa, oturunuz... Oda'nızın methini çok duydum. Ne faaliyetler yapıyorsunuz, üyelerinize hangi hizmetleri veriyorsunuz bunları öğrenmek istiyorum. Biz de benzer projeler yapmak istiyoruz" dedi. Arkasından da aceleyle bir kağıt kalem getirtti ve anlatacaklarımı not almaya hazırlandı. İTO'nun ve faaliyetlerinin böylesine biliniyor ve takdir ediliyor olması beni çok sevindirdi.

ELEŞTİRİ VE ÖZELEŞTİRİ

Açılıştaki ana konuşmacı Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Profesör Vaclav Klaus idi. Sn. Klaus alışılmadık bir konuşma yaptı. Protokolden uzak konuşmasında Cumhurbaşkanı, Avrupa'nın yaşadığı krizden yola çıkarak AB'yi ağır şekilde eleştirdi. AB üyesi ülkeleri samimiyetsiz ve birbirleriyle uyumsuz olarak niteleyen Klaus, hem AB'nin hem de Euro bölgesinin tasarımdan hatalı projeler olduğunu söyledi. "Biz Avrupa'nın göbeğinde olduğumuzdan dolayı AB'ye katılmak zorunda kaldık. Birbiriyle uyumsuz ülkelerin birliği olan AB bu ekonomik krizi aşamayacaktır" cümlesi son derece vurucuydu. Ayrıca, "Herkes AB'nin üye ülkelerin ekonomilerine olan faydasından bahsediyor ama bu birlik bize ağır ekonomik yükler de getirdi" diyerek Avrupa Birliği'nin Çek ekonomisine getirdiği maliyetleri anlatması ilgimi çekti.

Körfez Ülkeleri Bakanları

Konferans sırasında dikkatimi çeken başka olaylar da vardı. Körfez ülkelerinin bakanları ve müsteşarlarının katıldığı bir panel oldu. Panel sonrasında soru cevap kısmına geçildi. Burada getirilen eleştirilerdeki açık sözlülük beni bile şaşırttı. Söz alan işadamları ya da üst düzey devlet memurları arasında konuşmacıları yeterince iş yapmamakla suçlayanlar bile oldu. Cevaplardaki anlayışlı tavır ise Arap Baharı'nın etkisi mi yoksa zaman içindeki doğal bir olgunlaşma ve hoşgörü süreci mi, bilemedim.

KADINLAR ARTIK DAHA GÖRÜNÜR

Benim için bir başka yenilik de, her soru cevap kısmında, moderatörlerin ısrarla kadınlardan ve gençlerden soru istemesi oldu. Toplantıda da pek çok kadın dinleyici vardı. Ayrıca organizasyonda görevli kadınlar da dikkatimi çekti. Pek çok genç Suudi vatandaşı son yıllarda Kuzey Amerika'da eğitim gördü. 11 Eylül olayına kadar ABD'yi tercih eden Araplar, bu tarihten sonra kendilerine karşı değişen ABD tavrından ötürü, çok daha özgürlükçü ve hoşgörülü olan Kanada'yı tercih etti.

Bu eğitimli genç nüfus, daha fazla özgürlük ve yönetime daha fazla katılım talep ediyor. Ülkedeki muhafazakar kesim, özellikle de din adamları, bu taleplere pek de sıcak bakmıyorlar. Bu isteklerin bizim medyamızda da en çok yankı bulanı da sanırım Suudlu kadınların araba kullanma arzuları. Zaman zaman protesto için direksiyon başına geçen Suudlu kadınların haberleri tüm dünya ile birlikte bizde de gündem oluyor.

İSTANBUL'DA EV SAHİBİ OLMA ARZUSU

Suudi Arabistan bölgedeki en zengin ülke. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki huzursuzluk Batı ülkelerindeki finansal krizle birleşince Suudi yatırımcılar gözlerini Türkiye'ye çevirdiler. Başbakanlık Yatırım Ajansı temsilcisi Mustafa Göksu ile buluştuğumuzda ona Suudlu yatırımcıların Türkiye'ye olan bakışını sordum. Çok olumlu olduğunu söyledi. Sohbet esnasında söylediği bir şey insanın ne kadar duygusal bir varlık olduğunun ve tüm kararlarında kalbinin sesini ne kadar çok dinlediğinin en güzel örneklerinden biriydi. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen Arapların çoğu İstanbul'un güzelliklerinden etkilenip ev almak istiyormuş. Evi kendi üzerlerine alamayacaklarını öğrendikleri an da büyük hayal kırıklığı yaşıyorlarmış. Bu durum bazı yatırımcıların kararlarını gözden geçirmelerine sebep olmuş. Umarım yabancıların Türkiye'de mülk edinmelerine dair kanun bir an evvel yürürlüğe girer de yurdumuza daha fazla yabancı yatırım çekeriz.

Konuşmamı yaparken

Devam Edecek...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder