13 Kasım 2011 Pazar

Libya, İş Alemi İçin Bir Fırsat Kapısı


Heyetimiz Trablus Havalimanı'nda

02 Kasım 2011, sabah 05.45’de Atatürk Havalimanı’ndayım. TİM (Türkiye İhracatçılar Merkezi)’in organize ettiği, Ekonomi Bakanı Sn. Zafer Çağlayan’ın başkanlığındaki Libya Ticaret ve Müteahhitlik Heyeti ile bir günlük Trablus seferimiz var. Uçağımız saat 06.30’da kalkacak, 09.30’da Trablus’a inecek. Aynı gün 20.00’de Trablus’tan havalanıp, 22.45’te yeniden İstanbul’da olmayı umuyoruz. Havaalanında bu seyahati organize eden TİM Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi ile karşılaştım. Gece Hakkari’den gelmiş, şimdi Trablus, akşam bizimle dönüp yarın da Almanya’ya gidecekmiş.

“Allah (cc) yardımcın olsun Başkan” diyorum; “Bu kadar fazla uçmak ve stres bedene çok zarar, özellikle basınç farkından dolayı kulaklara…”

Bir sonraki uçuşunuzda siz de bir deneme yapın. Uçak havadayken bir pet su şişesini boşaltın ve kapağını kapatın; hava almasın. Uçak inişe geçerken o boş şişeyi gözlemleyin. Basınç farkından dolayı nasıl büzüştüğünü, üzerinden sanki kamyon geçmiş gibi yassılaştığını göreceksiniz. İşte vücudumuz, uçak her yükseldiğinde ve alçaldığında bu basınç farkına uyum göstermeye çalışıyor. Çok zorlarsanız da bozuluyor.

Benim içkulağım alarm vermeye başladı bile. Benzer sinyallerin Sn. Büyükekşi’de de olduğunu biliyorum. Hatta bir ara Sn. Cumhurbaşkanımız da sık uçmaktan dolayı kulağından rahatsızlanmıştı diye hatırlıyorum...

277 KİŞİLİK GÜÇLÜ ÇIKARTMA

Uçağımızda yaklaşık 135 işadamı var. İkinci uçak Ankara’dan kalkıyor. O da Sayın Bakan ile birlikte 142 işadamı ve bürokratı getiriyor. Böylece 277 kişilik güçlü bir Türk heyeti oluyoruz.

Heyette hem Libya ile iş yapan müteahhitler hem de yeni çıkabilecek fırsatları değerlendirmek isteyen işadamları var. Ekonomi basınından gazeteciler de bize eşlik ediyor. Resmi görüşmelerin en önemli gündem maddeleri, Libya’da yaşanan olaylar neticesinde firmaların alacakları, uğradıkları zararların tazmini ve mevcut mukavelelerin geleceği.

Libya’daki devlet çarkları yeniden inşa edildiğinden dolayı, bizim en kısa zamanda karşımıza bir muhatap oluşturmamız lazım.

Libya’nın 2010 yılı ihracatı 47 milyar dolar, ithalatı da 19 milyar dolar. İhracatının neredeyse hepsi petrol ve petrol ürünleri.

2007’ye kadar Libya’dan petrol ithal ettik ve bu ülke ile dış ticarette hep açık verdik. O tarihten sonra petrol ithalatında Libya yerine Rusya ve İran’ı tercih ettiğimizden dolayı, dış ticaret dengemiz fazla vermeye başladı. 2010 yılında Libya’ya 2 milyar dolarlık mal satıp, 400 milyon dolarlık mal aldık. Biz genelde bu ülkeye demir-çelik ve inşaat malzemesi satıp, petrol ve petrol ürünleri alıyoruz.

Zaten Libya, dünyanın 18’inci, Afrika’nın ise 4’üncü büyük petrol üreticisi. Petrol rezervi açısından ise Afrika birincisi!

ASIL İŞİMİZ MÜTEAHHİTLİK

Bizim Libya ile asıl işimiz müteahhitlik. Türkiye bu sektörde Libya’da birinci sırada. Rakiplerimiz ise İtalya, Brezilya ve Çin. Tabii şimdi bu yeni hükümetle durumumuz ve sıralamamız ne olacak belli değil. Şu ana kadar gözlemlenen, yeni yönetimin de bizlere sıcak baktığı yönünde.

Türkiye, Libya müteahhitlik pazarına 1972 yılında girdi. O günden bugüne 27 milyar dolarlık proje üstlendik. Bugün itibarı ile Türk vatandaşlarının Libya bankalarında 100 milyon dolarlık parası, Libya toprağında 950 milyon dolar değerinde mal varlığı ve Libya devletinden de 1.4 milyar dolar alacağı var.

Libya talihsiz bir ülke. Petrol fiyatları yükselince, Libya’nın kişi başına düşen geliri 2010 yılında 48 bin 800 dolar oldu, neredeyse Türkiye’nin iki katı! Ama bu sadece kağıt üzerinde. Bu gelir adaletli bir şekilde dağıtılmadığından dolayı, halkı hak etmediği bir şekilde yaşıyor. Görüntüleri TV’lerde izlediniz. İşsizlik oranının yüzde 30 civarında olduğu tahmin ediliyor. Öte yandan nitelikli eleman olmadığından dolayı bir milyon yabancı işçi var.

ÖZGÜRLÜĞÜ OLMAYAN ÜLKENİN FAKİR VE PERİŞAN HALKI

Ülkede üretim neredeyse yok. Her ürünü ithal ediyorlar. Özel sektör de pek yok. Firmaların hemen hepsi kamu firmaları. Dolayısı ile asıl önemli olan, bir ülkenin milli gelirinin ne kadar olduğu değil. Önemli olan bu kazancın hakça tüm vatandaşlara pay edilip edilmediği. İnsanların, başta teşebbüs özgürlüğü, yani ekonomik özgürlük olmak üzere tüm insani haklara ve özgürlüklere sahip olup olmadığı…

Zaten özgürlükler bir bütün. Bir ülkede insanlar ne kadar özgür olursa, ülke ne kadar demokratik olursa, o ülke gerçek anlamda o kadar da zengin oluyor, halkı refah içinde yaşıyor. Çünkü zenginlik tabana yayılıyor. Eğer bir ülkede özgürlük yoksa, kağıt üzerinde o ülke zengin gözükse bile, aslında halkı fakir ve perişan. İşte o yüzden siyaset ve ekonomi birbirinden ayrılamıyor, o yüzden teşebbüs hürriyeti, güçlü bir özel sektör, kalkınmış bir ülkenin ilk şartı.

Sn Büyükekşi, Sn Aydın ve Ekonomi Bakanı Sn. Şamiya

Büyükelçimiz, Sn Ali Kemal Aydın, Trablus’un UGK (Ulusal Geçiş Konseyi) tarafından ele geçirilmesinden hemen sonra buraya gelmiş. Kendisi, ülkeye ilk gelen yabancı büyükelçi. Tunus üzerinden bin kilometre karayolunu araçla geçerek Trablus’a ulaşmış. Trablus havaalanında Sn. Çağlayan’ı beklerken bize bu yolculuğun hikayesini anlattı. Dinlerken, Hollywood bundan sıkı bir aksiyon filmi çıkarırdı diye düşündüm.

YENİ BAŞBAKAN AMERİKA’DAN GELEN BİR PROFESÖR

Kaddafi’nin öldürüldüğü  tarih 20 Ekim. 23 Ekim de Libya’nın Kurtuluş Bayramı ilan edilmiş. Kaddafi öldürülür öldürülmez 52 kişilik UGK (Ulusal Geçiş Konseyi) kendi arasında gizli oyla bir başbakan seçmiş. UGK’nın pek çok üyesi Libya dışında yaşayan muhalifler. Seneler sonra ülkelerine dönmüşler. Başbakanlığa seçilen Abdurrahim El Kib de böyle biri. Kendisi profesör ve elektrik mühendisi. Tam 30 yıldır ABD’de yaşıyor ve ders veriyormuş. Şimdi de Libya’nın başbakanı olmuş.

PET ŞİŞE ÜZERİNDE BİLE BAYRAK VAR

Havaalanından şehre giderken otomobilin camından etrafı seyrettim. Trablus’ta öyle bombalanmış, yanmış yıkılmış bir şehir havası yok. Olup biteni bilmeseniz, normal bir şehir bile sanabilirsiniz. Fakat biraz dikkatli bakınca, yer yer yıkılmış duvarlar, duvarların ardında bombalanmış, çökmüş bina iskeletlerini fark ediyorsunuz. Trablus’ta eski rejime ait yerler, genelde yüksel duvarlarla çevrili bahçeler içerisindeki binalarmış. Bu yüzden NATO bombardımanına kolayca hedef olmuşlar. Diğer sivil binalar çok fazla hasar görmemiş. Trablus’ta dikkat çeken diğer bir özellik ise bayrak bolluğu. Yeni ay-yıldızlı Libya bayrağı her yerde, gönderlerde, çıkartma şeklinde arabaların plakalarında, duvarlarda. Hatta pet şişede su üreten bir firma bile markasının yanına kocaman bir yeni Libya bayrağı yerleştirmiş. 


Devam edecek......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder