Malezya Haritası
3. Malezya Türk İhraç Ürünleri
Sergisi’ni gerçekleştirmek üzere Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a gidiyoruz.
Sergiye 70 civarında firmamız katılıyor. Ayrıca İTO meclis üyeleri, işadamları,
basın mensupları ve bakanlık yetkililerinden oluşan 30 kişilik de bir heyetimiz
var. Gümrük ve Turizm Bakanımız Sayın Hayati Yazıcı Beyefendi de bizleri
kırmadı ve heyetimize başkanlık yapmayı kabul etti.
28 Şubat 2012 Salı gecesi, soğuk ve
karlı bir İstanbul gecesinde uçağımız hareket etti. Yaklaşık dokuz saatlik bir
uçuştan sonra Singapur Havalimanı’na indik. Burada bir saatlik beklememiz var,
akabinde Malezya Havayolları’na ait bir uçakla Kuala Lumpur’a uçacağız.
DEV
BİR ALIŞVERİŞ MERKEZİNDEYİM
Singapur değişik bir ülke. Ufak bir
adadan, tek bir şehirden oluşan bir devlet. Aslında Singapur büyük bir serbest
bölge veya bugünlerde moda olan tabirle, ‘dev bir alışveriş merkezi’. Ülkenin
nüfusu beş milyon - ki bunun 1.5 milyonu yabancı - Singapur Havalimanı’ndan
senede geçen yolcu 46 milyon! Bu 46 milyon yolcunun 34 milyonu transit, 12
milyonu Singapur’a gelen turist. Buranın havalimanı hayatımda gördüğüm en büyük
havalimanı. Zaten gözlerimi bağlayıp beni buraya getirseler, sonra da gözlerimi
açıp neredesin diye sorsalar vereceğim cevap “Dev bir alışveriş merkezindeyim”
olurdu.
Singapur Havaalanı
Havalimanında dükkanların yanı sıra
içinde değişik balıkların bulunduğu bir havuz ve pek çok kelebek çeşidinin
olduğu bir kelebek bahçesi var. Fakat Avrupalı asık yüzlü güvenlik
görevlilerine alışık biri olarak burada benim en çok hoşuma giden, karşılaştığımız
memurların son derece nazik ve güler yüzlü olmasıydı.
Aynı şekilde, Singapur’un en önemli
diğer bir unsuru da limanı. Malezya’dan Türkiye’ye dönüşte tekrar Singapur’a
uğrayıp limanı ziyaret edeceğimiz için şimdilik detayına girmeyip sadece şu
bilgileri vereyim; Singapur Limanı, Şangay Limanı ile birlikte dünyanın en
büyük, en işlek limanlarından biri. Singapur’un dış ticareti, yıllık 700 milyar dolar; ülkenin gelirinin üç katı! (Türkiye’nin 2011 dış ticareti 330 milyar dolar) Bu dış ticaretin büyük kısmını da Singapur’un doğrudan ithal edip, ihraç
ettiği ürünler oluşturuyor.
Singapur Limanı
GÜMRÜK
VERGİSİ YOK
Tüm ülkenin ekonomisi ticaret
üzerine kurulu olduğundan, ticaret rejimi son derece liberal. Birkaç ürün dışında
hiçbir üründen gümrük vergisi almıyorlar. Vergilendirdikleri ürünler sadece otomotiv
(ada çok küçük olduğundan fazla motorlu araç istemiyorlarmış) ve sigara ile
alkol (tüketimi fazla teşvik etmemek içinmiş).
BU
ÜLKEDE CİKLET ÇİĞNEMEK YASAK
Bu küçük ama zengin ülke demokrasi
ile yönetiliyor olmasına rağmen son derece katı kurallara sahip. Belki de bu
katı kurallar sayesinde, böylesine merkezi bir coğrafyada olmasına rağmen,
dünyanın en güvenli şehirlerinden biri olmuş. Her tarafı kameralarla donatılmış
bu şehirde, etrafı pisletebileceğinden dolayı, ciklet çiğnemenin veya ülkeye ciklet
ithal etmenin yasak olduğunu söyleyeyim, gerisini siz anlayın.
Bu disiplin anladığım kadarıyla
politikaya ve seçimlere de yansımış. İktidarda senelerdir aynı parti var. Ama
iktidar partisi son seçimlerde çok kötü bir netice almış. “Ne kadar oy
aldılar?” diye sorduğumda, aldığım cevap “Çok oy kaybettiler, yüzde 60’ı zor
geçtiler” oldu!
Sayın T. Seben bizlerle
Singapur Havalimanı’nda bizi
büyükelçimiz Sayın Taner Seben karşıladı ve Kuala Lumpur uçağını bizimle
beraber bekledi. Bir saatlik ve hayli sallantılı bir yolculuktan sonra Kuala
Lumpur Havaalanı’na indiğimizde de, bu sefer bizleri karşılayan Malezya Büyükelçimiz
Sayın Serap Ataay Hanımefendi oldu. Her iki havalimanı arasındaki fark bir anda
gözümüze çarptı. Singapur’a nazaran Kuala Lumpur Havalimanı çok daha küçük,
mütevazı ve sade. Karlı ve soğuk İstanbul gecesinden yola çıkan bizler 26
derece ile bizi karşılayan sıcak ve nemli Kuala Lumpur gecesine merhaba dedik.
Sabah Sayın Yazıcı ile birlikte
Malezya Endüstri ve Ticaret Bakanı Sayın Mustafa Muhammed’le kısa bir görüşme
yaptık. Ana mevzu Türkiye – Malezya arasında yakında imzalanacak olan Serbest Ticaret
Antlaşması. Malezya ile dış ticaretimizde çok açık veriyoruz; 1.2 milyar
dolarlık ithalata karşı sadece 300 milyon dolarlık ihracatımız var. Serbest
Ticaret Antlaşmasının bu durumu bir nebze olsun düzelteceğini umuyoruz.
Kuala Lumpur
İNSANLAR
HELAL İŞARETİ GÖRMEK İSTİYOR
Görüşmenin diğer bir konusu ise ‘Helal
Standartları’ oldu. Dünyada gittikçe daha fazla insan, tükettiği ürünlerde
helal işareti görmek istiyor. Üstelik bu gıda ile de sınırlı değil. Kozmetik ürünlerden,
finansal hizmetlere kadar birçok üründe helal sertifikasyonu kullanılıyor. Bu
fırsatı ilk gören Malezyalılar olmuş ve tutarlı bir sertifikasyon sistemi kurup
bu alanda söz sahibi olmuşlar. Birçok pazardaki helal sertifikasyonu
Malezya’dan akredite, bu da Malezya’ya hem ciddi bir gelir hem de tekel konumu
sağlıyor. Bu yüzden İslam Konferansı Örgütü bünyesinde uluslararası bir helal
sertifikalandırma sistemi kuruldu ve Türkiye de, TSE vasıtası ile bu sistemin
kurulmasında önemli bir rol oynadı. Önderliğini kaybetmek istemeyen Malezya da
tabii ki bu sisteme dahil olma konusunda biraz isteksiz davranıyor.
AVUSTRALYA
BIÇAK YERİNE TOKMAK KULLANIYOR
Ne yazık ki bu mesele Türkiye’de
pek anlaşılmadı ve konuya biraz ideolojik açıdan yaklaşıldı. Halbuki konu tamamen
teknik ve ticari. İlk helal finansal hizmetleri geliştiren ülkelerden biri
İngiltere, Ortadoğu kırmızı et pazarını elinde tutan Avustralya ve Yeni Zelanda
ile, beyaz et pazarını elinde tutan Brezilya ürünlerini helal sertifikalı ihraç
ediyorlar. Örneğin Avustralya bıçakla kesmeyi hayvan haklarına aykırı
bulduğundan, hayvanların kafalarına tokmakla vurup öldürüyor; daha sonra
kesiyor. Bu metotta hayvanın kanı içeride kaldığından İslam dinine göre bu et
helal değil. Avustralya, İslam ülkeleri pazarını kaybetmemek için, hayvanları
önce tokmakla sersemletip sonra kesmeye başlamış. Bu şekilde kestiği hayvanlara
da Malezya’dan helal sertifikası alarak Müslüman ülkelere ihraç ediyor.
Bakan Muhammed ve Büyükelçimiz Sn. Ataay
Bakan Muhammed’e Türkiye’yi ne
kadar bildiğini sordum. Kendisi Türkiye’ye ilk olarak 1998 yılında D-8 kuruluş
toplantısı için gelmiş. “O zaman başbakan rahmetli Erbakan, dışişleri bakanı da
Sayın Çiller’di” dedi. Anlattıkları ilgimi çekti. O tarihte Sayın Erbakan’ın
öncülüğünde sekiz Müslüman ülkenin liderleri İstanbul’da toplanmış ve G-7’den
(dünyanın en gelişmiş yedi ülkesinin bir araya gelip oluşturdukları birlik)
ilham alarak D-8’i (Developing-8, gelişmekte olan 8) kurmuşlardı. Zaman içinde
bu sekiz ülkede iktidarlar değişti ve yeni liderler aynı heyecanı çok fazla paylaşmadılar.
Bugün D-8 sekreteryası halen İstanbul’da mevcut fakat birliğin etkin olduğu
söylenemez.
Devam edecek...
Fotoğraflar için; http://www.facebook.com/myalcintas.sayfa
Az şeyle çok muhteşem şeyler anlatan bu yaz için kutluyorum sizi.
YanıtlaSilİki önemli konu hafızamda kalan:
1: bürokrasi kirliliğinden kurtulmanın ekonomik getirisinde, aklın ön planda olması.
2: Güleryüz,samimiyet ve sıcak ilginin insanlar üzeride ki olumlu etkisinin hoşluğu...
Geçmişi pek bilemem ama geleceğin tarihi uzakdoğu da yazılacak. ben buna inanıyorum.