Fransız senatosu
Senato oturumu saat tam 14.00’te
başladı. 343 senatörlü mecliste 50 civarında üye ancak vardı. Önce Patrick
Ollier (Senato ile ilişkilerden sorumlu bakan) yasayı ve gerekçesini sundu. Ollier’a
göre soykırım barışa bir tehdit ve geçmiş unutturulmamalı. Sn. Ollier bu yasa
teklifini getirmelerinin sebebini bir yasal eksikliği tamamlamak olarak
açıkladı; Fransız Parlamentosu'nun kabul ettiği iki soykırım yani Yahudi ve
Ermeni soykırımlarında Yahudi soykırımını inkar etmenin suç, Ermeni soykırımını
inkar etmenin suç olmadığını ve bunun hukuki bir boşluk doğurduğunu söyledi.
Ayrıca bu konuda bir AB kararı olduğunu da belirtti.
Sn. Ollier konuşmasının sonunu Türkiye'ye ayırdı; “Türkiye büyük ülkedir, saygı duyuyoruz, stratejik bir rol oynamaktadır” dedi ve sözlerine “Suriye meselesinde beraber çalışıyoruz, NATO'da ortağız, hep işbirliği içinde olduk” diye de devam etti. Sn. Sarkozy'nin bu konuyu anlatan bir mektubu Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiğini, yasa teklifinin Türkiye'ye karşı olmadığını, sadece Fransız yasalarındaki bir boşluğu doldurmayı amaçladığını anlatarak konuşmasını bitirdi. İntibam, bunun son derece net ama bir o kadar da diplomatik bir konuşma olduğu şeklindeydi.
İkinci konuşmacı, Kanunlar Komisyonu raportörü Sn. Jean-Pierre Sueur. Raportör, konuşmasına komisyonun bu teklife karşı olduğunu, teklifin Fransız Anayasası’na aykırı olduğunu belirterek başladı. “Bu karar tasarısı sadece Ermenileri ilgilendirmektedir, eğer bu karar geçerse bundan sonra her tanınan soykırımın reddini cezalandırmamız lazımdır” dedi. Komisyonun tutarlı davrandığını, aynı kanun teklifinin 2011’de reddedildiğini hatırlattı.
Daha sonra söyledikleri ise son derece ilginçti; “Ermenilerin acısını anlıyoruz, soykırım olmuştur ve bu soykırım parlamentomuzda tanınmıştır. Bizim bugün burada konuştuğumuz ise neyin yapılabilir, neyin yapılamaz olduğudur. Kanunlar neyin tartışılabileceğine, neyin tartışılamayacağına karar veremez. Ceza kanunu, tarihin alanına giremez, kanun koyucular tarih yazamaz. Tarihçiler burada yapılan tartışmalardan son derece rahatsız” dedi.
Sn. Sueur konuşmasını, “Cumhuriyet, fikirlerin serbest tartışılması esası üzerine kurulmuştur” diyerek tamamladı.
Sn. Ollier konuşmasının sonunu Türkiye'ye ayırdı; “Türkiye büyük ülkedir, saygı duyuyoruz, stratejik bir rol oynamaktadır” dedi ve sözlerine “Suriye meselesinde beraber çalışıyoruz, NATO'da ortağız, hep işbirliği içinde olduk” diye de devam etti. Sn. Sarkozy'nin bu konuyu anlatan bir mektubu Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiğini, yasa teklifinin Türkiye'ye karşı olmadığını, sadece Fransız yasalarındaki bir boşluğu doldurmayı amaçladığını anlatarak konuşmasını bitirdi. İntibam, bunun son derece net ama bir o kadar da diplomatik bir konuşma olduğu şeklindeydi.
İkinci konuşmacı, Kanunlar Komisyonu raportörü Sn. Jean-Pierre Sueur. Raportör, konuşmasına komisyonun bu teklife karşı olduğunu, teklifin Fransız Anayasası’na aykırı olduğunu belirterek başladı. “Bu karar tasarısı sadece Ermenileri ilgilendirmektedir, eğer bu karar geçerse bundan sonra her tanınan soykırımın reddini cezalandırmamız lazımdır” dedi. Komisyonun tutarlı davrandığını, aynı kanun teklifinin 2011’de reddedildiğini hatırlattı.
Daha sonra söyledikleri ise son derece ilginçti; “Ermenilerin acısını anlıyoruz, soykırım olmuştur ve bu soykırım parlamentomuzda tanınmıştır. Bizim bugün burada konuştuğumuz ise neyin yapılabilir, neyin yapılamaz olduğudur. Kanunlar neyin tartışılabileceğine, neyin tartışılamayacağına karar veremez. Ceza kanunu, tarihin alanına giremez, kanun koyucular tarih yazamaz. Tarihçiler burada yapılan tartışmalardan son derece rahatsız” dedi.
Sn. Sueur konuşmasını, “Cumhuriyet, fikirlerin serbest tartışılması esası üzerine kurulmuştur” diyerek tamamladı.
Akabinde çeşitli senatörler söz
aldılar. İçlerinde önemli gördüklerimi şu şekilde not aldım:
Senato kulisinde
BİLGİ SAHİBİ OLMADAN FİKİR SAHİBİ
OLMALARINA ÜZÜLDÜM
Philippe Kaltenbach, Sosyalist Parti gurup başkan vekili, sanırım kendisi Ermeni asıllı, uzunca bir konuşma yaptı. “30’dan fazla devlet ve kurum Ermeni soykırımını tanımıştır. Bu yasa teklifi iktidar partisi (UMP) tarafından verilmesine rağmen, biz sosyalistler de destekliyoruz” diyerek sosyalist gurubun tavrını belli etti. “Hrant Dink'in öldürülmesi Türkiye'de Ermenilere nasıl davranıldığının bir göstergesidir, zaten meşhur Türk sosyolog Taner Akçam da Ermenilere yapılanları açıkça yazmaktadır” dedi. Kaltenbach en son, “301 numaralı ceza yasası Türkiye'de Ermeni soykırımı olmuştur demeyi suç sayar” deyince, senatörlerin ne kadar yanlış bilgilendirildiğini iyice anladım ve üzüldüm.
Sosyalist Parti'den Luc Carvounas çok hamasi bir konuşma yaptı. “Tarih sadece tarihçilere ait değildir, 1915 soykırımı sadece Türkleri ve Ermenileri ilgilendirmez, tüm insanlığı ilgilendirir. Biz parlamento olarak insanlığa karşı görevimizi yapıyoruz, gurur duyalım” dedi. Ayrıca, biz Türklerin de parlamentoya baskı yaptığını iddia etti.
BRAVO DİYE BAĞIRMAMAK İÇİN KENDİMİ
TUTTUM
Yeşiller (ECOLO) adına konuşan Jean-Vincent Place'nin söyledikleri çok hoşuma gitti. İktidar milletvekillerine dönerek, “Sizlerin şeref ve onurunuz nerede” diye sordu. “Sizler daha geçen sene aynı yasa teklifine ‘hayır’ oyu verdiniz, şimdi liderinizin bir sözü ile oyunuzu değiştiriyorsunuz, senatonun rolü nedir, sadece liderin arzusuna göre el kaldırmak mıdır” diye hiç de yenilip yutulmayan bir eleştiri getirdi. Sözlerine “Bakın dışarıda Türk ve Ermeni Fransızlar protesto ediyorlar. Bizler Fransa olarak yaraları iyileştireceğimize tuz basıyoruz” deyince nerdeyse kendimi tutamayıp “Bravo!” diye bağıracaktım.
UCR adına konuşan Nathalie Goulet Hanım’ın
söylediklerini ancak bir Türk söyleyebilirdi; “Yarın tüm mağdurlar ‘Bize de
yasa çıkarın’ diye kapımıza gelecek. Türk hükümeti ‘Tüm arşivleri açalım’ dedi
ama Ermeniler bunu kabul etmedi. Eğer soykırım arıyorsanız asıl soykırım bugün
Ermenilerin işgal ettikleri Dağlık Karabağ’da Azerilere yaptığıdır.” Sn. Goulet'nin
finali ise muhteşem oldu: “Eğer Türkiye Müslüman bir ülke olmasaydı bugün bu
konu buraya bu şekilde gelir miydi?”
Geç saatler, Senato kafesinde
SIĞ VE BİLGİSİZ KADIN SENATÖR
Daha sonra söz alan iktidar partisi UMP senatörü Sophie Joissains ise tam anlamıyla çok talihsiz bir konuşma yaptı. Ermeni diasporasının güçlü olduğu Lyon bölgesinin milletvekili olan Bayan Joissains Türklerin Ermenilerden nefret ettiğini iddia etti ve “Sevr anlaşması ne yazık ki hayata geçirilmedi, eğer Sevr anlaşması bugün yürürlükte olsaydı Türkiye ne Ermenilere ne de Yunanlılara bu yaptıklarını yapamazdı” diyebilme cehaletini gösterdi. Arkasından da çarptırılmış bir şekilde Türk tarihinden örnekler vermeye başladı.
Fransız Senatosu’nda, senato başkanının hemen arkasında yedi tane heykel var. Bunlar Portalis, Malesherbes, Colbert gibi fikirleri ve ortaya koydukları prensiplere tüm Batı dünyasını etkilemiş Fransız hukukçu ve devlet adamları. Ben milletlerin tarihlerine sahip çıkmalarını çok önemsiyorum. Çünkü kökünü unutmayan, geleceğe sağlam yürür. Günlük rüzgarlarda savrulmaz, prensiplerden taviz vermez ve süreklilik sağlar. Bu yüzden bu heykellerin önünde konuşan Sophie Hanım’ı dinlerken Fransa için üzüldüm. Bu köklü devlet, bu kadından daha iyilerini hak ediyor. Eğer böylesine sığ, bilgisiz ve kendini kör propagandaya tamamen teslim eden bir insan bu mevkilere gelip Fransa'nın kaderinde söz sahibi olabiliyorsa, Fransızların işi hakikaten zor.
ERMENİ DİASPORASININ KİMLİĞİ: 1915
OLAYLARI
Daha sonra yapılan oylama neticesinde yasa teklifi 127 oyla kabul edildi. Salonda bulunanların toplam sayısından daha fazla ‘geçerli oy’ çıkmasının sebebi, grup başkanvekillerinin olmayan senatörler adına da vekaleten oy kullanabilmeleri.
Çıkışta basın açıklaması
22 Ocak 2012’de yaşadıklarım bunlar. Soykırım iddiasına özellikle Ermeni diasporası dört elle sarılıyor. Çünkü yaşadıkları Batı ülkelerinde cemaatlerini ayakta tutmalarının, eriyip gitmeden kimliklerini muhafaza etmelerinin tek yolunun bu olduğunu düşünüyorlar. 1915 olayları Ermeni diasporası için bir kimlik olmuş. Kaybettikleri an varlık sebepleri de ortadan kalkacak. Bizlerin bu iftira ile mücadelede en etkin silahı Batı ülkelerinde yaşayan Türkler. Devletin de desteğiyle, Türk asıllı Avrupalıların yapacakları çalışmalar Ermeni dezenformasyonunu durdurmanın tek yolu...
Bitti...
Merhabalar,
YanıtlaSilKanun koyucular tarih yazamaz başlıklı bloğunuzla Ermeni diasporasının hain emellerine kendini oyuncak ettiren Fransa'yla ilgili bloğunuzu okudum. Fransa'ya acıyorum. Fransa kendini küçük düşürmüştür. Zaten yine kendi anayasa mahkemeleri de bu kanunu veto etti ya!..
Bu güzel ve duyarlı paylaşımınızdan dolayı kaleminizi ve yüreğinizi kutlarım.
Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun. Saygılarımla.