28 Eylül 2011 Çarşamba

İskenderiye'ye Gece Yolculuğu



İskenderiye


Kahire'ye devrimden hemen sonra gelip, Tahrir meydanını görmeden gitmek olmaz. Bir köşesinde müze, diğer köşesinde Amerikan Üniversitesi olan, ortasından yoğun bir trafik akan sıradan bir meydan. Tüm Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasını derinden etkileyen Arap Baharı'nın bu kalabalık ve telaşlı meydandan başladığına inanmak çok zor.

Sonrasında karayolu ile İskenderiye yolculuğumuz başladı. Yoldaki tek zorluk Kahire'den çıkarken ve İskenderiye'ye girerkenki trafik. Onun haricinde Nil deltası boyunca uzanan altı şeritli duble bir yoldan gittik. Yol boyunca konaklama yerleri ve benzinciler mevcut. İskenderiye yakınlarında birkaç tane rafinerinin yakınından geçiliyor. Eğer benim gibi geceleyin geçerseniz, mutlaka bacalardan çıkan alevlerden ve ışık denizinden etkilenirsiniz.

Yaklaşık üç saatlik yolculuktan sonra aracımız İskenderiye'ye girdi. Şehir tipik bir Akdeniz kıyı kenti. Sahilde güzel bir korniş yolu var, bu yönüyle İzmir'i andırıyor. Kornişteki binalar zamanında bu kentin Akdeniz'in incisi sıfatını nasıl gururla taşıdığının birer kanıtı. Ama şimdi hepsi bakımsız ve yorgun... Bana eski güzel ve haşmetli günlerini özlemle anan yaşlı ve düşkün aristokratları hatırlattılar.
 

İskenderiye Sahili

İskenderiye'yi dünya çapında meşhur eden iki özelliği var, ikisi de bugün kayıp; İskenderiye feneri ve İskenderiye kütüphanesi. Şehir MÖ 332 yılında Büyük İskender tarafından kurulmuş ve adını kurucusundan almış. Bugün altı milyonluk nüfusuyla Mısır'ın ikinci büyük kenti. Yaz aylarında nüfusu sekiz milyona çıkıyor çünkü birçok Kahireli yazı geçirmeye buraya geliyor.

İskenderiye Feneri dünyanın yedi harikasından biri. MÖ 300’lü yıllarda yapılmış ve MS 1300 civarında da bir depremle yıkılmış. Dünyadaki en uzun deniz fenerlerinden biri olarak kabul ediliyor. İskenderiye Kütüphanesi de fener ile aynı yıllarda kurulmuş. Yaklaşık 700 yıl boyunca kütüphanede 150 bin cilt el yazması eser birikmiş. Daha sonra da pagan eserlerin bulunduğu ve bunun da Hıristiyanlığın gelişmesine engel teşkil ettiği düşüncesi ile, Hıristiyanlar tarafından, içindeki eserleri ile beraber yakılmış.

Otelimiz korniş yolunun sonunda, son Mısır kralı Faruk'un sarayının bahçesinde. Saray bahçesine girerken tüm otomobiller durduruluyor ve kontrol ediliyor. Sanırım bu güvenlik önleminden dolayı burayı seçmişler.


Kral Faruk'un Sarayı

 Resepsiyonda, İskenderiye Başkonsolosumuz Sn. Semih Lütfü Turgut bizleri bekliyordu. Bavulları bırakıp yakındaki bir otelde düzenlenen İskenderiye'deki Türk yatırımcılarla yemekli toplantıya gittik. Yaklaşık 20 arkadaşımız gelmişti. Genel olarak işlerden memnun olmalarına rağmen, üzerlerinde yeni hükümetin henüz kurulamamış olmasının getirdiği bir tedirginlik var. Mısır’a yatırım yapmalarının başlıca sebepleri enerjinin, iş gücünün ve arsa maliyetlerinin düşüklüğü. Ayrıca QIZ’lerin olması da ABD ye ihracat yapan firmalar için büyük avantaj. Bildiğiniz gibi QIZ (Qualified Industrial Zone) Mısır ve Ürdün de bulunan bazı özel sanayi bölgelerine verilen isim. Bu bölgeler ABD’nin özel izniyle kuruluyor ve burada üretilen ürünler, içeriklerinin bir kısmının İsrail’de üretilmiş olması şartıyla, ABD’ye gümrüksüz ihraç edilebiliyor.

Mısır’da işçilik ucuz olmasına rağmen verim yarı yarıya düşük. Diğer bir deyişle, Türkiye’de bir işçiyle yaptığınız işi burada iki işçiyle yapıyorsunuz. Doğalgaz kaynakları bol olduğundan elektrik üretimi ağırlıklı olarak doğalgaza dayanıyor ve ülke, dünyanın en büyük gübre üreticilerinden biri. Burada üretim yapmanın en büyük zorluğu ara eleman eksikliği. Biraz bilgisi ve becerisi olan Mısırlılar’ın hemen hepsi körfez ülkelerine çalışmaya gitmiş.


İskenderiye'deki Türk Yatırımcılar

MUTLAKA İTTİFAK KURMALIYIZ

21 Eylül Çarşamba tüm gün toplantılarla geçti. Sabah ilk toplantı ASCAME arama konferansı idi. Mısır tarafından Sanayi Bakanı, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve İskenderiye Valisi vardı. Bizim oda başkanları da tam kadro katıldılar. Hatta ilk defa Libya temsilcileri de geldi. Daha evvel Kaddafi'nin, Barselona Süreci'ni kabul etmemesi sebebiyle hiçbir toplantımıza katılmazlardı. Hatta bu yüzden eski başkanları ile ben biraz atışmıştım. Bu yeni gelen arkadaşları daha evvel hiç görmedim. Bu kadar hızlı nasıl organize olduklarına da biraz şaşırdım. Ama iş, toplantının sonunda dilek ve Temenniler kısmında Libya temsilcisine söz verince ortaya çıktı. Temsilci, ASCAME üye ülkelerinin bazılarının hala kendi ülkelerindeki Libya varlıklarını dondurmaya devam ettiklerini, bunların biran evvel çözülüp NTC (Geçici Hükümet)’ye devredilmesi tavsiye kararının çıkarılmasını talep etti.
Öğleden sonra ASCAME’nin yönetim kurulu toplantısını yaptık. Hassas maddeler görüşülmesine rağmen sakin geçti. Akşam Mısır Yatırım Ajansı ile bir toplantı, akabinde gala yemeği. Yemekten sonra da İskenderiye havalimanına intikal edip sabaha karşı İstanbul'a döndük.

Bu geziden edindiğim izlenim, Mısır çok önemli bir ülke. İster turizm amaçlı, ister ticari amaçlı mutlaka ziyaret edilmesi gerekir. Türkiye'nin bölgede en güçlü müttefiki olabilir ve böyle bir ittifak bizim politik ve ekonomik etkinliğimizi ciddi olarak artırır. Halktaki Türkiye sevgisi de bizim en büyük avantajımız. Bu toplantılarda emeği geçen herkese, bizi ağırlayan Mısırlı dostlarımıza ve Dışişleri yetkililerimize bu vesileyle en kalbi teşekkürlerimi sunarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder