27 Eylül 2011 Salı

Mısır İşadamları İçin Bugün Büyük Fırsat



Mısır Odalar Birliği Başkanı, İskenderiye Başkonsolosumuz ve Mersin TSO Başkanı


İşadamlarımız için Mısır'a gelmenin tam zamanı. Mısır’da şirketlerimiz ağırlıklı olarak konfeksiyon alanında yatırım yapmışlar. Türk şirketlerinin yaklaşık 50 bin Mısırlı istihdam ettiği ve son 7 ayda Mısır'dan Türkiye'ye konfeksiyon ihracatının yüzde 53 arttığı düşünülürse, buradaki iş hacmimiz daha iyi anlaşılır. Şimdi yapılması gereken tekstil harici sektörlere de ilgi göstermek. Öncelikli sektörler finans, lojistik ve enerji gibi gözüküyor. Ülke nüfusu ve mevcut taşıtların durumu göz önüne alındığında, otomotiv de gelecek vaat ediyor. Bina stoğu eski ve alt yapı yatırımları da eksik olmasına rağmen, rekabet yüzünden inşaat sektörü zor görünüyor.

 Finans sektörü çok stratejik. Bir ülkede kalıcı ekonomik faaliyet göstermek istiyorsanız ilk olarak mutlaka finans sektöründe varlığınızı göstermeniz, banka sahibi olması gerekir. Eğer bankanız yoksa varlığınız geçicidir; pamuk ipliğine bağlıdır. Mısır hükümeti kısa vadede yeni banka lisansı vermeyi düşünmüyor. Yapılacak tek şey, hazır bankalardan birini satın almak.

Lojistik sektöründeki fırsatları da sadece bir örnekle açıklayayım. 15 milyonluk Kahire, Nil nehrinin iki yakası boyunca uzanıyor. Şehirdeki trafik İstanbul'u mumla aratır durumda ve ulaşımda nehir neredeyse hiç kullanılmıyor.

Enerji ise işgücü ve toprak ile beraber, bu ülkede ucuz olan diğer bir parametre. Ülkenin çok zengin doğalgaz kaynakları var. Bizim yatırımcılarımızın söylediğine göre, doğalgaz Türkiye'ye göre yaklaşık dörtte bir daha ucuz. Bir başka işadamımız ise araçlarının benzinini masraf kalemi olarak bile saymadığını söyledi. Yalnız bu doğalgaz meselesi önümüzdeki günlerde yeni hükümetin başını çok ağrıtacak gibi görünüyor. Çünkü, sanırım 1977 antlaşması (Camp David) gereği, Mısır, İsrail'e iç piyasa fiyatının yarısına doğalgaz satıyor. Bu da halkın en fazla muhalefet ettiği konuların başında geliyor.


Mısır ve Türkiye’nin birbirlerine ihtiyacı var. Türkiye tüm bölge ülkelerin iyi ilişkiler kurmak istediği, politik olarak da, askeri olarak da, ekonomik olarak da, tartışmasız lider ülke. Bizim ise, Arap aleminin en önemli ve sanayileşmiş ülkelerinden biri ve 80 milyonluk nüfusu ile (Arap dünyasının üçte biri) ciddi bir ağırlık merkezi olan Mısır'ın desteğine ihtiyacımız var. Böyle bir ittifak hem Ortadoğu hem de Avrupa Birliği politikalarında elimizi çok güçlü hale getirir.


Mısır Sanayi ve Ticaret Bakanı Mahmud İsa


ORTADOĞU’NUN TÜRKİYE HAYRANLIĞI ÇOK BÜYÜK AVANTAJ

Tüm Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi burada da Türkiye hayranlığı insanın göğsünü kabartacak seviyede. Özellikle Başbakanımız’a olan hayranlık o seviyede ki, herhalde AK Parti buralarda seçime girse yüzde 100’e yakın oy alır. İki basit örnek vereyim;

İskenderiye'de, Türk yatırımcılarla akşam yaptığımız yemekli çalışma toplantısı bitmiş, sokakta minibüsümüze binmeye hazırlanıyorduk. Minibüs önümüzde durdu, yolu diğer araçların trafiğine kapattı. Ben, Başkonsolosumuz ile ertesi günkü programın son detaylarını kararlaştırmaya çalıştığımdan, binmekte biraz geciktim. Birden beyaz giysileriyle bir polis belirdi ve koşarak yanımıza geldi. Ben, "Tamam, yolu tıkadığımız için şimdi bize çıkışacak" diye düşünürken, tam önümüzde durdu, afili bir selam çaktı ve:

“I love Erdoğan” (Erdoğan'ı seviyorum) dedi.

Diğer hatıram da Euromed Akdeniz İş Zirvesi'nden. Mısır devriminden ve İskenderiye şehrinin öneminden de bahsettiğim açılış konuşmamdan sonra masama döndüm. Hemen çaprazımda oturan İskenderiye Valisi bana doğru eğildi ve aramızda şu konuşma geçti:

- Çok güzel konuştunuz, bizi ve şehrimizi övdünüz, teşekkür ederim.
- İskenderiye çok güzel bir kent, böyle bir şehre vali olduğunuz için büyük onur duymalısınız. Her yaptığınız hizmet, çocuklarınıza bırakacağınız en güzel mirastır.
- Çok haklısınız, ben de aynı Erdoğan gibi yapmaya çalışıyorum. O, başkan olduğu zaman İstanbul nasıldı, bıraktığı zaman nasıldı...

Ben, Vali’nin Sn. Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde İstanbul'a yaptığı hizmetleri tam olarak bildiğini pek sanmıyorum. Ama onun gözünde ideal şehir yöneticisi Sn. Erdoğan... Tıpkı bizim polisin gözündeki ideal devlet başkanının da olduğu gibi.
 
KIVANÇ TATLITUĞ VE DİZİLER FAKTÖRÜ

Kültürel olarak da, aynen diğer Ortadoğu milletleri gibi bizden derinden etkileniyorlar. Tabii buradaki en önemli etmen dizilerimiz. Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün en çok hayran olunan sanatçılar.

Büyükelçimiz geçtiğimiz günlerde Mısır iş kadınlarının düzenlediği bir toplantıya katılmış ve işkadınlarına Türkiye'den taleplerini sorunca, aralarında şöyle bir diyalog geçmiş:

- Bize Muhanned'i (Kıvanç Tatlıtuğ’un oradaki adı) getirebilir misiniz?
- Olur getiririm ama ne yapacaksınız ki? O şarkıcı değil şarkı söyleyemez, müzisyen değil bir enstrüman da çalamaz?
- Olsun, gene de gelsin. Podyuma çıkar bize bakar, biz de ona bakarız:)


Odamızın ASCAME Danışmanı Sn. Paykal


Ben de benzer bir deneyim yaşadım. Salı akşam en son toplantım Mısır Yatırım Ajansı ile. Ajans başkanı aynı zamanda bakan yardımcısı sıfatı da taşıyor, haliyle bu göreve yeni atanmış. Yardımcısı Wafaa Hanım ise daha evvel de bu görevde olan ve benim önceden de tanıdığım bir hanımefendi. Toplantı bittiğinde, hem günün yorgunluğunun biraz olsun dağılması hem de konunun değişmesi için Wafaa Hanım’a Muhanned'i tanıyıp tanımadığını soruyorum. Bu arada, Wafaa Hanım son derece ciddi, işinin aşığı ve muhafazakar bir insan. Sorum üzerine bana sanki uzaydan gelmişim gibi bakıyor:

- Mısır'da herkes Muhanned'i tanır, onun programı başlayınca hepimiz elimizde ne varsa bırakır onu seyrederiz.
 

Bu diyaloğun üzerine Kıvanç Tatlıtuğ'un en son dizisi ‘Kuzey ve Güney’in daha ilk bölümünden itibaren Türkiye'deki reytingini ve üzerine yapılan yorumları hatırladım. Bu yeni dizinin Arap coğrafyasında oluşturacağı dalgayı hesap etmek hiç de güç olmasa gerek. Bu dizilerdeki karakterler izleyici için rol model oluyor. İzleyiciler, onlar gibi görünmek, onların kullandıkları eşyaları kullanmak, onların yaşadıkları hayatlara benzer hayatlar sürmek istiyor. Özellikle Ortadoğu'daki Türkiye imajına, olumlu ve olumsuz yönleriyle, bu dizilerin katkısı büyük. Hollywood'un ABD'yi, Amerikan hayat tarzını pazarlamaktaki başarısını bu açıdan bizim de kesinlikle örnek almamız gerektiğini düşünüyorum.



Devam Edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder