9 Aralık 2012 Pazar

Soğuk ülkede sıcak bir gezi



İsveç ve komşuları

1 Kasım 2012 Perşembe öğlen saatlerinde Helsinki’den kalkan uçağımız tekerleklerini Stockholm havaalanının pistine koydu. Kuzeyin başkenti denen bu şehre ilk gelişim. Helsinki’de uğradığım hayal kırıklığından sonra buranın daha sevimli bir yer olacağını umuyordum. Aracımız büyükelçiliğimize gitmek üzere Stockholm’e yaklaşınca moralim düzeldi. Bu kent hakikaten unvanına yaraşır güzellikte. Belki de iki gündür ortalarda pek gözükmeyen güneşin bulutların ardından sıcak yüzünü göstermesinin bu mutluluğumda payı vardır.

Büyükelçimiz Sayın Zergün Korutürk bizi her zamanki güler yüzlülüğü ile konutun kapısında karşıladı. Zergün Hanımefendi daha evvel cumhurbaşkanımız Sayın Gül’ün maiyetinde köşkte görev yaptığından kendisi ile tanışıkliğimiz var. Zergün Hanım’a, Helsinki büyükelçimiz olan eşi Selah Beyefendi’nin de selamlarını da iletiyorum. Ama anladığım kadarı ile Selah büyükelçimiz zaten telefonda Zergün hanımefendiyi geleceğimizden haberdar etmiş. Hemen konutun geniş salonuna geçiyoruz, Sayın büyükelçi bizi diğer elçilik mensupları ile tanıştırıyor ve İsveç hakkında bilgilendirme toplantısına başlıyoruz. Daha sonra da İsveçte yaşayan Türk gazetecilerle bir basın toplantısı yapıyorum.


Zergün hanım, Sedat bey ve ben Türk gazetecilerle

YURTDIŞINA YATIRIM YAPIYORLAR

Finlandiya ve İsveç, Avrupa’da Türkiye’nin en iyi ilişki kurduğu ülkelerin başında geliyor. 9.5 milyon nüfusu ile, AB üyesi olmasına rağmen İsveç Euro bölgesine girmemiş. Hem bu yüzden hem de ekonomisi ağırlıklı olarak ihracata yönelik olduğundan krizden pek de fazla etkilenmemişler. Kişi başına düşen milli gelirde dünya sekizincisi (57 bin ABD doları) olan İsveç rekabetçilikte de İsviçre’den sonra dünya ikincisi. Volvo, Atlas Copco, IKEA, Saab gibi birçok uluslararası firmaya sahipler. Bu ülke ile olan dış ticaretimizin 1.4 milyar Amerikan Doları’nı bizim sattıklarımız, 2.5 milyar Amerikan Doları’nı ise onların bize sattıkları oluşturuyor (2011 rakamları).

İsveçliler çok seyahat ediyorlar, ortalama bir İsveçli yılda 5.9 defa yurtdışına çıkıyormuş. Gene aynı şekilde İsveç yurtdışına çok yatırım yapan bir ülke. En büyük 200 şirketinin cirosunun yüzde 80’i İsveç dışındaki yatırımlarından geliyor. Ağırlıklı olarak da Çin’e yatırım yapmışlar. Biz de bu seyahatimizde İsveç’ten Türkiye’ye özellikle AR-GE konulu yatırım çekmeye çalışacağız.

KONYALILARIN ŞEHRİ

Bu barışçı ve çalışkan insanlar 19. yüzyıldan beri hiç savaşmamışlar. Sosyal politikaları çok güçlü. Gelişmekte olan ülkelere yardım eden ulusların başında geliyorlar. Yabancılara karşı fazla bir önyargıları yok. İsveç’te yaklaşık 115 bin Türk yaşıyor ve çoğu Konya’nın Kulu kasabasından. Hatta yerel seçim zamanları, Kulu belediye başkan adayları seçim kampanyalarına mutlaka İsveç’i dahil ederlermiş. Kulu Ankara-Konya karayolunun hemen kıyısında şirin bir kasabacık. Ben senelerdir Konya’ya iş icabı gider gelirim ve Kulu’dan her geçişimde kasabanın düzeni, evlerin mimarisi ve bakımına hayran kalırım. İsveç’te yaşayan Kululu hemşerilerim gerçekten memleketlerine bu kuzey ülkesinden güzellikler taşımışlar.


Stockholm

Ülkemizden İsveç’e yerleşenler arasında Süryani vatandaşlarımız da var. Süryaniler genelde bu ülkeye sığınma talebiyle geliyorlar. Ayrıca bu kuzey ülkesindeki hoşgörü ve özgürlük ortamından Türkiye’de yasadışı kabul edilen birçok örgüt de faydalanıyor ve serbestçe teşkilatlanıp faaliyette bulunuyor. Stockholm hükümeti de kendi ülkesinde yapılan bu faaliyetleri basın ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdiği için herhangi bir müdahalede bulunmuyor.

İsveç dendiği zaman Türk iş aleminde akla gelen ilk isim Sayın İshak Alaton’dur. Türk – İsveç iş konseyinin de başkanlığını yapan Sayın Alaton gençken İsveç’e gelmiş ve çalışma hayatına da burada kaynakçı olarak başlamış. Türkiye olarak bu ülkeyle olan diğer ilginç bir bağlantımız ise "Dağ Başını Duman Almış" marşının bestesini "Şakıyan Üç Kız" isimli meşhur bir İsveç halk türküsünden almış olmamızdır.


Stockholm merkezden bir görünüş

Stockholm 55 köprü ile birbirine bağlanmış 14 adacığın üzerine kurulmuş güzel bir şehir. 13. yüzyılda kurulan şehrin nüfusu 1.3 milyon civarında. Kuzeyin Venedik’i olarak da adlandırılan bu şehir, göz alıcı mimarisi, temizliği ve yemyeşil parklarıyla bu sıfatı sonuna kadar hak ediyor. Şehrin göbeğinde, parlamento binasının yanındaki köprüden suya baktığımda, dipteki taşları pırı pırıl gördüm. Rehberimiz gülerek bize burada Stockholmluların oltayla somon balığı avladıklarını anlattı.  Ben de ona İstanbulluların Galata köprüsü üzerinde yılın 365 günü olta ile balık avladıklarını söyledim.

GENÇLERE ALKOL SATMAK BÜYÜK SUÇ

Bu şehirde kışlar çok sert geçiyor. Kışın o kadar soğuk oluyormuş ki, donan gölün üstünde araba yarışları düzenleniyormuş. Diğer kuzey ülkeleri gibi burada da alkol satışı son derece sıkı kurallara bağlı. Gençlere alkol satmak büyük suç, alkollü içkiler sadece özel mağazalarda satılıyor ve yüksek oranda vergiye tabi. Bu yüzden pek çok kişi StockholmHelsinki arasındaki feribota sadece vergisiz içki almak için binip, diğer şehre gidip aynı gemi ile dönüyormuş. (Bu iki şehir arasında 26 bin ada olduğundan bu gemi yolculuğunu çok övmüşlerdi ama tabii bizim böyle bir vaktimiz olamadı…)


Stockholm belediye binası

HUZUREVLERİNDE YALNIZ ÖLME PİŞMANLIĞI

Gençler 18 yaşına geldiklerinde ailelerinden ayrılıp ayrı yaşıyorlar. Hatta ailesi ile yaşamaya devam edenler arkadaşları arasında alay konusu oluyormuş. Orta yaşlı bir hanım olan rehberimiz, “Bu bizim toplum olarak en büyük hatamız, bu yüzden çoğumuzun ruh sağlığı bozuk” deyince, ne demek istediğini sordum. “Bu yaşlar gençlerin ruhsal olarak en hassas, en kırılgan oldukları yaşlar” diye cevapladı beni ve ekledi: “Bu yaşlarda hayal kırıklıkları, zorluklar, bunalımlar yaşıyorlar normal olarak. Ama bu esnada yanlarında onlara destek olacak, moral verecek, sevildiklerini, önemsendiklerini hissettirecek aileleri olmuyor. Dolayısıyla bu travmanın etkisi tüm ömürleri boyunca sürüyor. Biz bağımsız ama yalnız insanlar olarak yaşıyor ve huzurevlerinde yalnız ölüyoruz!” Söyledikleri beni çok etkiledi. Böylesine güzel bir ortamda, bu kadar imkan içinde yaşayan bu insanların aslında çoğu zaman yanlız ve mutsuz olduklarını anladım. 2007 yılı istatistiklerine göre İsveç’te insanların yüzde 54’ü yanlız başlarına yaşıyor. 

Devam edecek...

1 yorum:

  1. Çok değerli Başkanım Erzurum’da mukim biri olarak seyahatlerinizde edindiğiniz izlenimlerinizi paylaşmanızı çok değerli buluyorum. Keza bu güne kadar uzak diyarları hep farklı yaşam pratikleri olan insanların sözünden seyrettik. İşte bu meyanda bir tüccarın sözleri bence hayata daha fazla yer veriyor, dokunuyor. Nihayetinde Medeniyet tacirlerin heybesinde yolculuk ediyor…

    Selam ve Dua ile...

    Muhammet Ali Yılmaz

    YanıtlaSil