
İsveç ve komşuları
1 Kasım
2012 Perşembe öğlen saatlerinde Helsinki’den kalkan uçağımız tekerleklerini Stockholm havaalanının
pistine koydu. Kuzeyin başkenti denen bu şehre ilk gelişim. Helsinki’de
uğradığım hayal kırıklığından sonra buranın daha sevimli bir yer olacağını
umuyordum. Aracımız büyükelçiliğimize gitmek üzere Stockholm’e yaklaşınca
moralim düzeldi. Bu kent hakikaten unvanına yaraşır güzellikte. Belki de iki
gündür ortalarda pek gözükmeyen güneşin bulutların ardından sıcak yüzünü
göstermesinin bu mutluluğumda payı vardır.
Büyükelçimiz
Sayın Zergün Korutürk bizi her zamanki güler yüzlülüğü ile konutun kapısında
karşıladı. Zergün Hanımefendi daha evvel cumhurbaşkanımız Sayın Gül’ün
maiyetinde köşkte görev yaptığından kendisi ile tanışıkliğimiz var. Zergün Hanım’a,
Helsinki
büyükelçimiz olan eşi Selah Beyefendi’nin de selamlarını da iletiyorum. Ama anladığım
kadarı ile Selah büyükelçimiz zaten telefonda Zergün hanımefendiyi
geleceğimizden haberdar etmiş. Hemen konutun geniş salonuna geçiyoruz, Sayın
büyükelçi bizi diğer elçilik mensupları ile tanıştırıyor ve İsveç hakkında
bilgilendirme toplantısına başlıyoruz. Daha sonra da İsveçte yaşayan Türk gazetecilerle bir basın toplantısı yapıyorum.
YURTDIŞINA
YATIRIM YAPIYORLAR
Finlandiya
ve İsveç, Avrupa’da Türkiye’nin en iyi ilişki kurduğu ülkelerin başında
geliyor. 9.5 milyon nüfusu ile, AB üyesi olmasına rağmen İsveç Euro bölgesine
girmemiş. Hem bu yüzden hem de ekonomisi ağırlıklı olarak ihracata yönelik
olduğundan krizden pek de fazla etkilenmemişler. Kişi
başına düşen milli gelirde dünya sekizincisi (57 bin ABD doları) olan İsveç
rekabetçilikte de İsviçre’den sonra dünya ikincisi. Volvo, Atlas Copco, IKEA,
Saab gibi birçok uluslararası firmaya sahipler. Bu ülke ile olan dış
ticaretimizin 1.4 milyar Amerikan Doları’nı bizim sattıklarımız, 2.5 milyar
Amerikan Doları’nı ise onların bize sattıkları oluşturuyor (2011 rakamları).
İsveçliler
çok seyahat ediyorlar, ortalama bir İsveçli yılda 5.9 defa yurtdışına
çıkıyormuş. Gene aynı şekilde İsveç yurtdışına çok yatırım yapan bir ülke. En büyük
200 şirketinin cirosunun yüzde 80’i İsveç dışındaki yatırımlarından geliyor.
Ağırlıklı olarak da Çin’e yatırım yapmışlar. Biz de bu seyahatimizde İsveç’ten
Türkiye’ye özellikle AR-GE konulu yatırım çekmeye çalışacağız.
KONYALILARIN
ŞEHRİ
Bu
barışçı ve çalışkan insanlar 19. yüzyıldan beri hiç savaşmamışlar. Sosyal
politikaları çok güçlü. Gelişmekte olan ülkelere yardım eden ulusların başında geliyorlar.
Yabancılara karşı fazla bir önyargıları yok. İsveç’te yaklaşık 115 bin Türk
yaşıyor ve çoğu Konya ’nın
Kulu kasabasından. Hatta yerel seçim zamanları, Kulu belediye başkan adayları
seçim kampanyalarına mutlaka İsveç’i dahil ederlermiş. Kulu Ankara-Konya
karayolunun hemen kıyısında şirin bir kasabacık. Ben senelerdir Konya’ya iş
icabı gider gelirim ve Kulu’dan her geçişimde kasabanın düzeni, evlerin
mimarisi ve bakımına hayran kalırım. İsveç’te yaşayan Kululu hemşerilerim
gerçekten memleketlerine bu kuzey ülkesinden güzellikler taşımışlar.
Ülkemizden
İsveç’e yerleşenler arasında Süryani vatandaşlarımız da var. Süryaniler genelde
bu ülkeye sığınma talebiyle geliyorlar. Ayrıca bu kuzey ülkesindeki hoşgörü ve
özgürlük ortamından Türkiye’de yasadışı kabul
edilen birçok örgüt de faydalanıyor ve serbestçe teşkilatlanıp faaliyette
bulunuyor. Stockholm
hükümeti de kendi ülkesinde yapılan bu faaliyetleri basın ve ifade özgürlüğü
çerçevesinde değerlendirdiği için herhangi bir müdahalede bulunmuyor.
İsveç
dendiği zaman Türk iş aleminde akla gelen ilk isim Sayın İshak Alaton’dur. Türk
– İsveç iş konseyinin de başkanlığını yapan Sayın Alaton gençken İsveç’e gelmiş
ve çalışma hayatına da burada kaynakçı olarak başlamış. Türkiye olarak bu
ülkeyle olan diğer ilginç bir bağlantımız ise "Dağ Başını Duman Almış" marşının bestesini "Şakıyan Üç Kız" isimli meşhur bir İsveç halk türküsünden almış olmamızdır.
GENÇLERE
ALKOL SATMAK BÜYÜK SUÇ
Bu
şehirde kışlar çok sert geçiyor. Kışın o kadar soğuk oluyormuş ki, donan gölün
üstünde araba yarışları düzenleniyormuş. Diğer kuzey ülkeleri gibi burada da
alkol satışı son derece sıkı kurallara bağlı. Gençlere alkol satmak büyük suç,
alkollü içkiler sadece özel mağazalarda satılıyor ve yüksek oranda vergiye
tabi. Bu yüzden pek çok kişi Stockholm – Helsinki arasındaki
feribota sadece vergisiz içki almak için binip, diğer şehre gidip aynı gemi ile
dönüyormuş. (Bu iki şehir arasında 26 bin ada olduğundan bu gemi yolculuğunu
çok övmüşlerdi ama tabii bizim böyle bir vaktimiz olamadı…)
Stockholm belediye binası
HUZUREVLERİNDE
YALNIZ ÖLME PİŞMANLIĞI
Gençler
18 yaşına geldiklerinde ailelerinden ayrılıp ayrı yaşıyorlar. Hatta ailesi ile
yaşamaya devam edenler arkadaşları arasında alay konusu oluyormuş. Orta yaşlı
bir hanım olan rehberimiz, “Bu bizim toplum olarak en büyük hatamız, bu yüzden
çoğumuzun ruh sağlığı bozuk” deyince, ne demek istediğini sordum. “Bu yaşlar
gençlerin ruhsal olarak en hassas, en kırılgan oldukları yaşlar” diye cevapladı
beni ve ekledi: “Bu yaşlarda hayal kırıklıkları, zorluklar, bunalımlar
yaşıyorlar normal olarak. Ama bu esnada yanlarında onlara destek olacak, moral
verecek, sevildiklerini, önemsendiklerini hissettirecek aileleri olmuyor.
Dolayısıyla bu travmanın etkisi tüm ömürleri boyunca sürüyor. Biz bağımsız ama
yalnız insanlar olarak yaşıyor ve huzurevlerinde yalnız ölüyoruz!” Söyledikleri
beni çok etkiledi. Böylesine güzel bir ortamda, bu kadar imkan içinde yaşayan
bu insanların aslında çoğu zaman yanlız ve mutsuz olduklarını anladım. 2007 yılı
istatistiklerine göre İsveç’te insanların yüzde 54’ü yanlız başlarına yaşıyor.
Devam edecek...
Devam edecek...
Çok değerli Başkanım Erzurum’da mukim biri olarak seyahatlerinizde edindiğiniz izlenimlerinizi paylaşmanızı çok değerli buluyorum. Keza bu güne kadar uzak diyarları hep farklı yaşam pratikleri olan insanların sözünden seyrettik. İşte bu meyanda bir tüccarın sözleri bence hayata daha fazla yer veriyor, dokunuyor. Nihayetinde Medeniyet tacirlerin heybesinde yolculuk ediyor…
YanıtlaSilSelam ve Dua ile...
Muhammet Ali Yılmaz