18 Nisan Çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı heyeti ile beraber idari başkent
Lahey'e geçtik. Hollanda Parlamentosu’nda Başbakan Mark Rutte, Sayın Abdullah Gül
onuruna bir yemek verecek. Parlamento binası 13’üncü yüzyıldan kalmış ve Hollanda
kontlarının toplanma mekânıymış.
Parlamento bahçesinde
Parlamento'nun girişinde ziyaretimizin şerefine Türk ve Hollanda
bayrakları asılmıştı. Kapıda bekleyen askerler artık alıştığımız gibi
geleneksel üniforma giymişti. Yemekten evvel kokteyl için bizi genişçe bir
salona aldılar. Elişi halıların duvarlardan sarktığı, duvarlarda ve tavanda
büyük yağlıboya resimlerin bulunduğu, heykeller ve avizelerle süslü, pek
ihtişamlı bir salondu burası. Dayanamayıp Hollandalı ev sahiplerimizden birine
salonu sordum, gülümseyerek cevaplandırdı; "Burası Bakanlar Kurulu
toplantı salonu, tabii siz geleceksiniz diye masaları ve sandalyeleri
kaldırdık. Tam da sizin şu anda durduğunuz yerde Başbakanımızın koltuğu
vardı."
Bakanlar Kurulu Salonu
Daha sonra hep beraber yemeğin yeneceği Şövalye Salonu'na geçtik. Burası yılda bir Kraliçe'nin parlamentoya hitap ettiği salonmuş. Kenarda Hollanda Kraliyet Tahtı ihtişamlı bir şekilde duruyordu. Duvarlarda Hollanda'nın 12 eyaletini temsil eden amblemler asılıydı. Yemekte Kraliçe, Hollanda Başbakanı ve Bakanlar Kurulu üyeleri vardı. Başbakan, lalenin Türklerden Hollandalılara gelen bir hediye olduğunu anlatan güzel bir konuşma yaptı ve Cumhurbaşkanımıza Türkiye - Hollanda ilişkilerinin 400’üncü yılı anısına özel olarak bastırılan bir madeni para hediye etti.
Taht Salonu
ERDOĞAN’IN TAKDİR TOPLAYAN TAKTİĞİ
Yemekte yanımda Lahey Belediye Başkanı Jozias Van Aartsen oturuyordu.
Van Aartsen şimdiki Başbakandan evvel parti liderliği de yapmış, birçok
bakanlık görevlerinde bulunmuş çok etkili bir politikacı. Kendisi ile
Avrupa'daki ırkçılık akımlarından, Türkiye - Avrupa ilişkilerine kadar birçok
konuda sohbet ettik. Bana kendisi Dışişleri Bakanı iken, Sayın Erdoğan ile
karşılaşmasını anlattı;
"Toplantı başladı, sizin Başbakanınız (Erdoğan'ı kastediyor) ellerini masaya koydu ve bana sordu, ‘Sizin ülke geçen sene ne kadar büyüdü?’ Ben cevap verdim; ‘Ortalama yüzde 4 gibi’. Güldü ve ‘Biz yüzde 9 büyüdük. Haydi şimdi konuşalım’ dedi. Beni çok hazırlıksız yakalamıştı. Müzakereye onun karşısında bir puan geriden başladık. Daha sonra aynısını başka Avrupalı bakanlara da yaptığını öğrendim. Erdoğan, büyük siyasetçi…"
"Toplantı başladı, sizin Başbakanınız (Erdoğan'ı kastediyor) ellerini masaya koydu ve bana sordu, ‘Sizin ülke geçen sene ne kadar büyüdü?’ Ben cevap verdim; ‘Ortalama yüzde 4 gibi’. Güldü ve ‘Biz yüzde 9 büyüdük. Haydi şimdi konuşalım’ dedi. Beni çok hazırlıksız yakalamıştı. Müzakereye onun karşısında bir puan geriden başladık. Daha sonra aynısını başka Avrupalı bakanlara da yaptığını öğrendim. Erdoğan, büyük siyasetçi…"
Sn Palandöken muhafızlarla
EN BÜYÜK HASTALIĞIMIZ BÖLÜNME
Yemekten sonra Rıfat Bey’le beraber Cumhurbaşkanlığı heyetinden ayrıldık ve Dünya Türk İş Konseyi Avrupa Bölge Toplantısına katılmak üzere Rotterdam şehrine gittik. Avrupa'daki Türk işadamlarının büyük kısmı bu toplantıya gelmişti. Büyük kısmı diyorum çünkü bizlerin en büyük hastalığı olan bölünme burada da kendisini göstermiş. Tam aynı gün aynı saat, bir Türk Sivil Toplum Kuruluşu kendisine bağlı işadamı derneklerini Amsterdam'da toplantıya çağırmış!
Dünya Türk İş Konseyi, TOBB çatısı altında, Türkiye dışındaki tüm Türk işadamlarını aynı çatı altında birleştirmeyi hedefleyen bir oluşum. Avrupa bölge toplantısı için çok ilginç bir mekân seçmişler; SS Rotterdam transatlantiği. Bu dev gemi, o denizciliğin altın çağında, aynı meşhur Titanic gibi, Avrupa ile Amerika arasında yolcu taşıyormuş. Şimdi limana bağlı bir şekilde otel olarak hizmet veriyor. Koridorlarında hâlâ o eski günlerin ihtişamını görmek mümkün.
SS Rotterdam Transatlantiği
Toplantı geniş katılımla, çok başarılı geçti. Sayın Egemen Bağış katılımcıları heyecanlandıran duygusal bir konuşma yaptı. Konuşmalar bitince, işadamlarımızla sohbet ettim ve şu gerçeği bir defa daha fark ettim; Gurbetteki Türkler, Türkiye'de yaşayan bizlere nazaran birçok konuda daha hassaslar ve anavatanlarına çok derin duygularla bağlılar. İkinci ve üçüncü nesildeki en büyük tehlike de, bu insanların kendilerini zaman zaman hem Avrupa'da hem Türkiye'de dışlanmış hissetmeleri. Yurtdışında yaşayan Türkler, Türkiye'nin en büyük zenginliklerinden biridir ama aynı zamanda da ne yazık ki en ihmal edilmiş meselesi, en çok ziyan edilmiş değeridir.
Avrupa Bölge Toplantısı
EV SAHİBİ OLUNCA BİLDİK
LEZZETLERİ TADABİLDİK
Toplantıdan sonra, Kraliyet Tropikal Enstitüsü'ndeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası konserine yetişmek üzere Amsterdam'a doğru yola çıktık. Bu Enstitü, tropikal bölgeler üzerine araştırmalar yapmak amacıyla kurulmuş, müze işlevi de olan bir kurum. Tüm diğer kraliyet kurumları gibi, mimarisi ve klasik dekorasyonu ile beğenimizi topladı. Kraliçe başta olmak üzere gene tüm Kraliyet ailesi, Sayın Cumhurbaşkanımıza bu programda da eşlik etti. Önce bir kokteyl hemen arkasından da konser. Bu kez ev sahibi bizler olduğumuzdan ikramı da Türk aşçılar hazırlamıştı. Başta ben olmak üzere tüm heyetimiz özlediğimiz lezzetleri doya doya tattık.
Kraliyet Tropikal Enstitüsünde dostlarla
FARKLI BİR PROGRAM BİZİ DAHA İYİ YANSITABİLİRDİ
Konser Hollanda ve Türk Milli Marşları’nın orkestra tarafından çalınması ile
başladı. Akabinde Hollanda doğumlu Azra Akın hanımefendi ve Türkiye'de yaşayan
televizyon programcısı Hollandalı Wilco Van Herpen, Türkçe ve Flemenkçe
takdimler yaptılar. Daha sonra konser başladı. Seslendirilen parçalar
Andriessen'den çeşitlemeler, Piazzolla'dan melodi ve Ulvi Cemal Erkin'den Sinfonietta
oldu. Konser güzel olmakla beraber, heyetin büyük çoğunluğunun görüşü
Türkiye'den daha fazla esintiler taşıyan bir programın bizleri daha iyi
anlatabileceği şeklindeydi. Batı müziği yerine Türk müziği veya yaylı
çalgılarla Türk eserlerinin seslendirilmesi bizim kültürümüzü daha iyi temsil
eder ve tanıtırdı.
Konserden bir görüntü
Konser sonrasında gene bir resepsiyon oldu ve sanatçılar hem
konuklarla hem de ev sahiplerimizle bir araya gelme imkanı buldu. Bu yorucu ama
verimli günün ardından otel odama dönebildiğimde vakit gece yarısını çoktan
geçmişti.
Devam edecek...
Diğer fotoğraflar için http://www.facebook.com/myalcintas.sayfa
Sn.Başkanım, zevkle okuyorum:))
YanıtlaSil